|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 15/4/2009 Saat 07:41 |
|
|
Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki batılılaşma hareketleri sırasında
aydın kesimde beliren; din işleri ile devlet işlerinin ayrı tutulması,
biçiminde özetlenebilecek laik anlayışı, bu hareketlerle ilgilenen
Atatürk'ü de etkilemiştir. Bunun üzerine Atatürk din olgusunu çağdaş bir
anlayışla belirlemiştir.
"Din bir vicdan sorunudur. Herkes vicdanının emrine uymakta
serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz.
Biz sadece, din işlerini devlet ve ulus işleriyle karıştırmamaya
çalışıyoruz."
Türkiye Cumhuriyeti'nde herkes, Allah'ına istediği gibi ibadet eder.
Hiç kimseye dini fikirlerinden dolayı, bir şey yapılamaz. Türkiye
Cumhuriyeti'nin resmi dini yoktur.
"Din ve mezhep, herkesin vicdanına kalmış bir iştir. Hiç kimse, hiç
bir kimseyi ne bir din, ne de bir mezhep kabulüne zorlayabilir. Din ve
mezhep, hiç bir zaman, siyaset aracı olarak kullanılamaz."
Ancak laik devlet uygulaması, Türkiye'de bir çok tartışmalara, çok
defa yanlış anlaşılıp yanlış yorumlamalara konu olmuştur. Bilerek ya da
bilmeyerek, bilinçli ya da bilinçsiz Atatürk'e ve Atatürkçülüğe hep bu
çizgiden saldırılmıştır. Bu nedenle de laiklik ve laik devlet düzeni,
Türkiye'mizde geç ve güç anlaşılan ve en zor benimsenen devrim olmuştur. Ve
hatta halen bazı kendini bilmez şahıslar, saldırılarına devam etmekte ve
dini siyasi amaçla kullanmaya çalışmaktadırlar.
|
|
|
0,032 saniye - 17 queries
|
Happy Birthday |
Bugün hiçbir kullanıcımızın doğumgünü yok! |
üye Puani |
- Rojin: 10 976 Puanlar
- asliyok: 4 432 Puanlar
- HarmanYeli: 4 396 Puanlar
- KizilZora: 2 048 Puanlar
- life23: 1 675 Puanlar
- gokkiz: 1 657 Puanlar
- BirNefes: 1 048 Puanlar
- Erasmus: 984 Puanlar
- -Pozan-: 785 Puanlar
- Siyahinci: 623 Puanlar
|
|