Bence68
Site kurucusu
Mustafa Kemal Atatürk'ün 07 Şubat 1923 tarihinde Balıkesir Zagnos Paşa
Camii'nde vermiş olduğu hutbenin metni.
Ey Millet, Allah birdir. Şanı büyüktür. Allahın esenliği, sevgisi ve
iyiliği üzerinize olsun. Peygamberimiz efendimiz hazretleri, Cenabı Hak
tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir.
Temel kanunu, hepimizce bilinmektedir ki, yüce Kur'an'daki mânası açık olan
ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz, son dindir. En
mükemmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor ve
uygun düşüyor. Eğer akla, mantığa ve gerçeğe uymamış olsaydı, bununla diğer
ilahi tabiat kanunarı arasında çelişki olması gerekirdi. Çünkü tüm evren
kanunlarını yapan Cenabı Hak'tır.
Arkadaşlar; Cenabı Peygamber çalışmasında iki yere, iki eve sahip
bulunuyordu. Biri kendi evi, diğeri Allah'ın evi idi. Millet işlerini
Allah'ın evinde yapardı. Hazreti Peygamber'in mübarek yolunda bulunduğumuz
bu dakikada milletimize; milletimizin bugününe ve geleceğine ait hususları
görüşmek maksadıyla bu kutsal yerde Allah'ın huzurunda bulunuyoruz. Beni
buna eriştiren Balıkesir'in dindar ve kahraman insanlarıdır. Bundan dolayı
çok memnunum. Bu fırsat ile büyük bir sevab kazanacağımı ümit ediyorum.
Efendiler, camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için
yapılmamıştır. Camiler itaat ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler
yapılmasının gerekli olduğunu düşünmek yani konuşup tartışmak, danışmak
için yapılmıştır. Millet işlerinde her kişinin zihnini ayrı ayrı faaliyette
bulunması zorunludur. İşte biz de burada din ve dünya için, geleceğimiz ve
bağımsızlığımız için, özellikle egemenliğimiz için neler düşündüğümüzü
meydana koyalım. Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum. Hepinizin
düşündüklerinizi anlamak istiyorum. Milli amaçlar, milli irade yalnız bir
kişinin düşünmesinden değil, milletin bütün kişilerinin arzularının,
emellerinin sonuçlarından ibarettir. Bundan dolayı benden ne öğrenmek, ne
sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim.
Hutbeler hakkında sorulan sorudan anlıyorum ki, bugünkü hutbelerin şekli,
milletimizin duygusal fikirleri ve lisanı ile medeni ihtiyaçlarıyla uygun
görülmektedir. Efendiler, hutbe demek topluma hitabetmek, yani söz söylemek
demektir. Hutbenin manası budur.
Hutbe denildiği zaman bundan birtakım kavram ve manalar çıkarılmamalıdır.
Hutbeyi söyleyen hatiptir. Yani söz söyleyen demektir. Biliyoruz ki,
Hazreti Peygamber'in hayatta olduğu mutlu dönemlerde hutbeyi kendisi
söylerdi. Gerek Peygamber Efendimiz ve gerek, dört halifenin hutbelerini
okuyacak olursanız görürsünüz ki, gerek Peygamberin, gerek dört halifenin
söylediği şeyler o günün sorunlarıdır, o günün askeri, idâri, mâli ve
siyasi, sosyal konularıdır. İslam toplumunun çoğalması ve İslam ülkeleri
gerilemeye başlayınca, Cenabı Peygamber'in ve dört halifenin hutbeyi her
yerde bizzat kendilerinin söylemelerine imkân kalmadığından halka söylemek
istedikleri şeyleri bildirmeye birtakım kişileri memur etmişlerdir. Bunlar
herhalde en büyük ve ileri gelen kişiler idi. Onlar camilerde ve
meydanlarda ortaya çıkar, halkı aydınlatmak ve doğru yolu göstermek için
bir şart lâzımdı. O da milletin lideri olan kişinin halka doğruyu
söylemesi, halkı dinlemesi ve halkı aldatmaması! Halkı genel durumdan
haberdar etmek son derece önemlidir. Çünkü, her şey açık söylendiği zaman
halkın beyni faaliyet halinde bulunacak iyi şeyleri yapacak ve milletin
zararına olan şeyleri reddederek şunun veya bunun arkasından gitmeyecektir.
Ancak millete ait olan işleri milletten gizli yaptılar. Hutbelerin halkın
anlayamayacağı bir lisanda olması ve onların da bugünün gereklerine ve
ihtiyaçlarımıza temas etmemesi, Halife ve Padişah sıfatını taşıyan
despotların arkasından köle gibi gitmeye mecbur etmek içindi. Hutbeden amaç
halkın aydınlatılması ve ona yol gösterilmesidir, başka şey değildir. Yüz,
ikiyüz, hatta bin yıl önceki hutbeleri okumak, insanları cahillik ve çağın
gerisinde bırakmak demektir. Hatiplerin normal olarak halkın günlük
kullandığı dil ile konuşmaları gereklidir. Geçen yıl Millet Meclisi'nde
söylediğim bir nutukta demiştim ki "Minberler halkın akılları, vicdanları
için bir ilim irfan kaynağı, ışık kaynağı olmuştur." Böyle olabilmek için
minberlerde söylenecek sözlerin bilinmesi ve anlaşılması, ilim ve fen
gerçeklerine uygun olması lazımdır. Hutbeyi verenlerin siyasi olayları,
sosyal ve medeni olayları hergün izlemeleri zorunludur. Bunlar bilinmediği
takdirde halka yanlış aşılamalar yapılmış olur. Bu nedenle, hutbeler
tamamen Türkçe ve günün gereklerine uygun olmalıdır. Ve olacaktır.
07 Şubat 1923 BALIKESİR - Zagnos Paşa Camii
Sevgiyle
____________________
İnsan sevincin ürünüdür. Kötülüklerin, karamsarlıkların ürünü olamazki...
____________________
Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.