|
Junior Member  Messages: 54 Inscrit(e) le: 26/5/2008 Statut: Déconnecté(e)Genre: 
|
 |
Posté le 7/4/2009 à 02:38 |
|
|
Bence68
Site kurucusu
I Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin en başarılı olduğu cephe
Çanakkale Cephesidir. Dünya tarihinin en kanlı savaşı bu cephede cereyan
etmiştir. İngiltere ve Fransa, müttefikleri Rusya'yla birleşerek savaşın
seyrini lehlerine çevirmek istiyordu. Rus ekonomisi savaşın yükünü
kaldıramaz hale gelmişti. İtilaf Devletleri Osmanlı Devletini saf dışı
bırakmak, Rus Ordusuna gerekli askeri yardımı ve malzemeyi en hızlı bir
şekilde ulaştırmak, Kafkasya Cephesinde bunalan Rusya'yı rahatlatmak ve
Türk Ordusunun geri çekilmesini sağlamak için Çanakkale Boğazına harekat
düzenlediler.
İngiliz ve Fransız savaş gemilerinin Çanakkale Boğazı'ndan geçişlerine 18
Mart 1915'te başarıyla karşı konuldu. İtilaf Devletleri donanması ağır
kayıplar verince, Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarıp kara muhaberelerini
başlattılar. 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini,
Mustafa Kemal'in komuta ettiği birlik Conkbayırı'nda durdurdu. Bu başarı
üzerine, Mustafa Kemal albaylığa yükseltildi. General Harrington
komutasındaki İngiliz birlikleri 6-7 Ağustos 1915'te tekrar taarruz etti.
Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal, 9-10 Ağustos 1915'te 1.
Anafartalar Zaferi'ni kazandı Bu zaferi, 17 Ağustosta Kireçtepe, 21
Ağustos'ta 2. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşı'na katılan
Türk Ordusu'ndan, çoğu öğrenim çağında 253.000 subay, er ve erbaş şehit
oldu. Çanakkale'nin geçilemeyeceğini anlayan İngiliz ve Fransızlar da,
arkalarında Türkler kadar kayıp bıraktılar. 19/20 Aralık 1915'te
Anafartalar ve Arıburnu'ndan, 8-9 Ocak 1916'da Seddülbahir'den kesin olarak
çekildiler.
____________________
İnsan sevincin ürünüdür. Kötülüklerin, karamsarlıkların ürünü olamazki...
____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
Junior Member  Messages: 54 Inscrit(e) le: 26/5/2008 Statut: Déconnecté(e)Genre: 
|
 |
Posté le 14/4/2009 à 04:32 |
|
|
|
|
Junior Member  Messages: 54 Inscrit(e) le: 26/5/2008 Statut: Déconnecté(e)Genre: 
|
 |
Posté le 14/4/2009 à 04:44 |
|
|
|
|
Junior Member  Messages: 54 Inscrit(e) le: 26/5/2008 Statut: Déconnecté(e)Genre: 
|
 |
Posté le 14/4/2009 à 04:56 |
|
|
Bence68
Site kurucusu
Çanakkale Zaferi, 18 Mart
Çanakkale Savaşı yalnız bizim tarihimizin değil yakın dünya tarihinin en
önemli savaşlarından biridir. Çanakkale Boğazı'nı savaş gemileriyle
zorlayarak aşma, böylece İstanbul'a kavuşma isteği Avrupa büyük
devletlerinin öteden beri özlemidir.
1914 yılında I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla İtilaf devletleri bu
isteklerini gerçekleştirme fırsatının doğduğuna inandılar. Bu inançla
İngiltere ve Fransa işbirliği yaparak 3 Kasım 1914 günü alacakaranlıkta
Bozcaada'dan Boğaz'ın ağzına doğru yaklaştılar. Buradan istihkamlarımıza
doğru ateş açtılar, İngilizler Seddülbahir ve Ertuğrul tabyalarını,
Fransızlar da Anadolu yakasında Kumkale ve Orhaniye tabyalarını havantopu
ile dövdüler.
Cephaneliğimize isabet eden top mermisiyle on bir ton barut havaya uçtu,
subay ve erlerimiz şehit düştü, İngiliz Donanma Komutanı Amiral Carden
Çanakkale önlerinde gösteriler yaptı, düşman denizaltıları boğazı geçmeye
kalktılar.
24 Kasım 1914 günü bir Fransız denizaltısı Boğaz sularında görüldü. bu
denizaltıyı gören topçularımız düşman üstüne ateş yağdırmaya başladı. 2
Aralık günü İngiliz denizaltısı da bir deneme yaptı. Derinden engelleri
aşarak Boğaz'a girdi. Yediyüzelli metre ilerde bulunan Mesudiye zırhlısına
torpil atarak bu gemimizi batırdı. Zırhlımızda bulunan subaylardan on'u ve
erlerimizden yirmi dördü şehit düştü.
19 Şubat 1915 günü düşman savaş gemileri öğleye kadar uzun menzilli bir
bombardımana girişti. Boğaz'a iyice sokuldular. Tabyalarımız akşama doğru
düşman savaş gemilerine karşılık verdi. Ertuğrul ve Orhaniye tabyalarından
atılan ateş karşısında düşman oldukça bocaladı.
İtilaf devletleri gemileri diledikleri gibi ilerleyemiyor, amaçlarına
ulaşamıyordu. Lodos fırtınasını başarısızlıklarının nedeni olarak
görüyorlardı. Havalar düzelince yeni saldırılar düzenlendi. Yine sonuç
alınamayınca düşman gemilerine komuta eden Amiral Carden görevden alındı.
Yerine 17 Mart 1915 günü Robeck atandı. Yeni komutan 18 Mart 1915 günü
donanmayla Boğaz'a saldıracağını, yakında İstanbul'da olacağını Londra'ya
bildirdi.
Bu arada Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Albay Cevat Çobanlı 17/18 Mart
gecesi boğaz'a mayın hattı döşenmesi emrini verdi. Aldığı emir gereği
Binbaşı Nazmi Bey Nusret Mayın gemisi ile o gece yirmi altı mayın, Boğaz'a
on birinci hat olarak döşendi. Boğaz'daki mayın sayısı on bir hat olarak
400'ü aşmıştı.
18 Mart 1915: İngiliz ve Fransız savaş gemilerinden oluşan, o dönemin en
büyük deniz gücü, üç filo olarak sabahleyin Çanakkale Boğazı'na girdi. Bu
donanmanın ilk grubunu oluşturan filoda, İngilizlerin Queen Elizabeth
zırhlısı ile İnflexible, Lord Nelson ve Agamemnon savaş gemileri
bulunuyordu.
İkinci grupta İngiliz Kalyon Kaptanı komutasında Ocean, İrresistible,
Wengeance Majestic gibi savaş gemileri yer almıştı. Üçüncü filo ise Prince,
Bouvet, Suffren gibi Fransız savaş gemilerinden oluşuyordu.
İngilizler ve Fransızlar zayıf Türk savunmasını kolayca susturarak Boğaz'ı
kolayca geçebileceklerim umuyorlardı. Bu umut ve güvenle 18 Mart 1915 günü
düşman savaş gemileri şiddetli bir ateşe başladılar. Rumeli Mecidiyesiyle
merkez bataryaları şiddetli bir ateşe tutuldu. Boğazdaki düşman gemileri
Hamidiye istihkamlarına yüklendi. Bunu gören Dardanos bataryaları ateşi
üzerlerine çekmeye çalıştı. Az sonra, tüm gemiler, Dardanos'a saldırdı.
Dardanos tabyamız saldırılara şiddetle karşı koydu. Bu arada Mesudiye
tabyası da ateşe başlamıştı. Mesudiye üzerine ateş açılınca Hamidiye onun
yardımına koştu. Bu arada kıyı bataryalarımız düşman üstüne ateş yağdırmaya
başladılar. Bunalan düşman kaçmak isterken topçu atışlarıyla
karşılaşıyordu. Düşman gemilerine göz açtırılmıyordu. Karşılıklı bu korkunç
bombardıman bir saat kadar sürdü. Bu karşılıklı bombardımanı bir yabancı
yazar şöyle anlatıyor:
«İnsan manzarayı gözlerinin önünde canlandırabilir. Kaleler, toz duman
bulutları içinde kaybolmuşlarda Yıkıntıların arasından arada bir alevler
yükseliyordu. Gemiler, çevrelerinde fışkıran sayısız su sütunları arasında
yavaş yavaş hareket ediyorlar, bazen duman ve serpintiler arasında iyice
görünmez oluyorlardı. Tepelerden ateş eden havan toplarının alevleri
görülüyor, ağır toplar yer sarsıntıları gibi gümbürdüyordu.»
Bombardıman sırasında Türk tabya ve bataryaları büyük zarar görmüştü.
Amiral Robeck Fransız gemilerini geri çekerek İngiliz savaş gemilerini
ileri sürdü. Tam bu sırada müthiş patlamalar oldu. Bouvet ve Suffren savaş
gemileri mayına çarparak sarsıldılar, manevra kabiliyetini kaybettiler. Bir
gece önce Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlar görevlerini yapmışlardı.
Boğazın berrak sulan üzerinde bir dev gibi yatan Bouvet ve Suffren'e tarihi
Hamidiye bataryamızın keskin nişancıları ateş açtılar. Çanakkale Geçilmez
kitabının yazarı Alan Moorehead olayı şöyle anlatıyor.
«Saat 13.45'de Suffren'in az gerisindeki Bouvet müthiş bir patlamayla
sarsıldı. Güverteden göğe kesif bir duman yükseldi. Gittikçe hızlanarak
yana yattı, devrilip gözden kayboldu. Olayı görenlerden birinin ifadesine
göre «Bir tabak, suda nasıl kayıp giderse o da öylece kayıp gitti.»
Türk tabyaları, Boğaz'ı geçmeye çalışan düşman gemilerine durmadan ateş
ettiler. Bu arada düşman Boğazdaki mayınları temizlemek için mayın
tarayıcılarını boğaza soktu. Tabyalarımız mayın tarayıcılarına ateş
açtılar. Açılan ateş yağmur gibi yağmaya başlayınca düşmanlar panik içinde
kaçtılar. Bu arada düşman savaş gemilerinden İnflexible, İrressitible büyük
hasar gördü. Batanlar oldu. Daha sonra Queen Elisabeth ve Agamemnon
yaralandı. İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı'nı denizden aşamadılar. Büyük
kayıplar vererek: Çanakkale Boğazı'nın geçilemeyeceğini öğrendiler.
İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı'nın savaş gemileri ile aşamayınca bu kez
çıkarma yapmayı planladılar. Artık Çanakkale kara savaşları başlıyordu.
Kara savaşında düşmanın nereden çıkarma yapabileceği tartışıldı. Mustafa
Kemal Kabatepe ve Seddülbahir'den, Alman komutan Von Sanders ise Bolayır ve
Anadolu yakasından çıkarma yapılabileceği görüşündeydi. Alman komutanı Von
Sanders'in görüşü ağır bastı, ve askerler o yöreye yerleştirildi.
Düşman güçleri 25 Nisan 1918 sabahı Mustafa Kemal'in düşündüğü noktadan
saldırdı. 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal Kocaçimen'de Conkbayır'da,
savaştı. Cephanesi biten askerlere:
— Süngü tak emrini verdi. Daha sonra ;
— «Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye
kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar
geçebilir» dedi. Tarihin bu en büyük siper savaşı başlamıştı. Siperler
arası uzaklık sekiz on metre kadardı. Türk siperlerinden hiçbir asker
ayrılmıyordu. Şehit düşenlerin yeri hemen dolduruluyordu. Her adım başına
bir mermi düşüyor; toprak adeta tüterek kaynıyordu. Düşman dalgalar halinde
Conkbayır'a doğru ilerliyordu. Bu arada Mustafa Kemal, Anafartalar Grup
Komutanlığına atandı. Anafartalar Savaşı'nda düşmanın attığı şarapnel
misketi Mustafa Kemal'in göğsüne isabet etti. Ancak cebindeki saate
çarptığından bir şey olmadı.
Kısa sürede Türk ordusu her yerde büyük başarılar kazandı. Düşman şaşkına
döndü, bozguna uğradı. Çanakkale kara savaşlarının en önemli cepheleri;
Kumkale, Beşike, Bolayır, Seddülbahir, Anbumu, Kabatepe, Conkbayırı ve
Anafartalar'dır. 19 - 20 Aralıkta Anafartalar ve Arıburnu cephesi, 8 - 9
Ocak'ta Seddülbahir düşmanlar tarafından boşaltıldı. Böylece 1915 baharında
parlak umutlarla karaya ayak basan birleşik düşman ordusu 1916 kışında
bozguna uğrayarak çekip gitti.
Çanakkale savaşlarında 250 binin üzerinde askerimiz şehit düştü. Düşman
kayıpları ise bu rakamın üstündedir.
Çanakkale savaşlarının unutulmaz kahramanı, Anafartalar Grup Komutanı
Mustafa Kemal'in başarısı ilerde başlayacak Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızın
kaynağı oldu.
Bağımsızlığımızı savunmak, yurt topraklarımızı korumak için yapılan
savaşlar kutsaldır. Çanakkale, Ulusal Kurtuluş Savaşımız kutsal destan
savaşlara birer örnektir.
http://www.canakkalesehitleri.org/_sehit_ara.php Tüm
şehitlerin listesi, hepsi hakkında detaylı bilgiler....
http://www.canakkalesehitleri.org/ekart.php Elektronik
kartlar." target=_blank>http://www.canakkalesehitleri.org/ Güzel bir
kaynak
http://www.canakkalesehitleri.org/_sehit_ara.phpTüm
şehitlerin listesi, hepsi hakkında detaylı bilgiler....
http://www.canakkalesehitleri.org/ekart.phpElektronik
kartlar.
RUHUNUZ ŞAD OLSUN..! VATAN SİZE MİNNETTAR
Bu değerli bilgileri hazırlayan 18 Mart Üni. çok değerli arkadaşım Doç.Drç
Mithat ATABAY'a gönül dolusu sevgiler.
____________________
İnsan sevincin ürünüdür. Kötülüklerin, karamsarlıkların ürünü olamazki... ____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
Junior Member  Messages: 54 Inscrit(e) le: 26/5/2008 Statut: Déconnecté(e)Genre: 
|
 |
Posté le 14/4/2009 à 04:57 |
|
|
Rojin
Site kurucusu
Çanakkale Geçilmez...
Bilmiyorlardı VATAN denen toprak ezilmez
Dene,canından vazgeç,ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!
Sömürgeci Devletler bir hâyâle kapılıp
Tüm sömürgelerinden yanına asker alıp...
Kendi tatlı canları bir savaşa girmeden
Oluşturup sürdüğü 'GURKA' askerlerinden...
Çanakkale'yi kolay elde ederim sandı
MEHMETÇİĞİN göğsüne kadar gelip dayandı...
O göğüs imân dolu,şehitliğe inanmış
O can asırlar boyu bu VATANA adanmış...
Siperler toprak değil,taş değil,göğüsleri
Böyle siper görmemiş düşmanın askerleri.
ALLAH! ALLAH! diyerek düşmana saldırıyor
Gözler hayatı değil şehitliği arıyor...
Her ALLAH! nidasıyla düşüyor yere yiğit
Cennette GÜL BAHÇESİ olmuş,gülleri şehit...
Vurulan her yiğitten kan değil gül akıyor
Karşısındaki düşman şaşkın,hayran bakıyor...
Vurulan her düşmanın imrendiği de budur
Mehmet'ten öğrendi o şehit nasıl olunur?
ALLAH şehitler için 'ÖLÜ DEMEYİN...'diyor
Cennetine ŞEHİTLER MUHAMMED'LE giriyor...
En güzel Cennetini ŞEHİDE vermiş ALLAH
Şefaatçi ŞEHİDE izin edermiş ALLAH...
AKİF diyor Hazreti PEYGAMBER açmış kucak
Onlar için keder yok,yok başkaca korkacak...
Vatanı için değil zorlamayla çarpışan
Ülkesinden gelerek millerce uzaklaşan...
Düşman askerlerinden vurulup ölenlere
ATA'MIZ da onlara dememiştir boş yere:
'Artık sizler de bizim evlâtlarımızsınız...
Ölüp bu topraklarda toprak olup kaldınız...
Mâdem toprağımıza karıştı toprağınız
Tüm şehitlerimizle siz de rahat yatınız...'
Candan,yârdan geçilir de acısı silinmez...
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ...ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!
Alper Kürük
____________________
Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman .
____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
Junior Member  Messages: 54 Inscrit(e) le: 26/5/2008 Statut: Déconnecté(e)Genre: 
|
 |
Posté le 14/4/2009 à 05:07 |
|
|
Bence68
Site kurucusu
Bu Zamana Kadar Vatan İçin, Millet İçin , Bayrak İçin, Allah ve Dini
İslam İçin Kanını Dökmüş, Düşman İle kanının Son Damlasına Kadar Mücadele
Etmiş ve Sonunda Ya Şehit Olmuş Ya da Gazi...
Ve Biz Bilhassa Çanakkale Şehitlerimiz İçin, Yakın Geçmişteki Şehitlerimiz
İçin ve Gazilerimiz İçin dua edelim, 5 dakikamızı şehitlerimiz için
ayırabileceğimize inanıyoruz.
Sözü fazla uzatmaya gerek yok aslında, konuşsak susacak halimiz yok fakat
ŞEHİT denildiğinde kalbimizdeki o hissi biliyoruz.Siz dostların bizleri
yanlız koymayacagından eminiz.
3 dakika sonra öleceklerdi...
Dönmeyi Düsünmediler
Vatan, Namus, Bayrak Onlara emanetti
Ölmeden kurtaramayacaklarını anlayınca ŞEHİTLİKTE ALLAHA KAVUŞTULAR
____________________
İnsan sevincin ürünüdür. Kötülüklerin, karamsarlıkların ürünü olamazki... ____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
Junior Member  Messages: 54 Inscrit(e) le: 26/5/2008 Statut: Déconnecté(e)Genre: 
|
 |
Posté le 23/4/2009 à 19:03 |
|
|
İşte Çanakkale Savaşı'nı anlatan mektup
Çanakkale Savaşı sırasında Almanların hediye ettiği renkli Haçlı kağıda
mektup yazarak yakınlarına gönderen komutanın bu mektubu 94 yıl sonra gün
yüzüne çıktı.

Çanakkaleli Yerel Tarih Araştırmacısı Ahmet Uslu, 94 yıl sonra ortaya
çıkan mektupta yer alan yazıları Türkçe'ye çevirdiklerini belirterek,
"Çanakkale Seddülbahir Gezici Müzesi ile Anadolu'nun çeşitli yerlerini
gezerken bir gazi yakını vasıtasıyla Çanakkale savaşı sırasında cephede
yazılan bir mektubunun olduğunu öğrendik.

Uzun araştırmalar sonunda bu mektuba ulaştık. İsmail isimli bir
komutanın Affan isimli yeğeni ile Vasıf isimli kardeşine 3-4 Ağustos 1915
günü Anafartalar Civarı Kemikliburun önlerinden yazdığı mektup bizleri çok
duygulandırdı.
Mektubu yazarken mermilerin üzerinden vızır vızır geçtiğini belirten İsmail
komutan, düşmanın ise karargaha 900 ile bin metre uzaklıkta olduğunu ifade
ediyor. Mektubunda yazdığı kağıttan da bahseden İsmail, mektup yazacak
kağıt bulamadıkları için Almanların kendilerine hediye ettiği özel haçlı
mektup kağıda yazıyı yazdığını belirtiliyor. Aradan 94 yıl geçmesine rağmen
mektubun üzerindeki mürekkebin halen silinmemesi gerçekten çok önemli. Bu
mektubu "1915 Seddülbahir Savaş Malzemeleri Galeri'min en güzel yerinde
sergileyeceğim" dedi.
____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
Junior Member  Messages: 54 Inscrit(e) le: 26/5/2008 Statut: Déconnecté(e)Genre: 
|
 |
Posté le 23/4/2009 à 19:06 |
|
|
Çanakkale
"Söyle Arkadaşım" dedi Anadolulu Mehmet
yanıbaşındaki Anzak erine
"nereden kopup gelmişsin,
neden çökmüş bu mahsunluk üzerine?"
"DÜNYANIN ÖBÜR UCUNDAN" dedi gencecik Anzak
"Öyle yazmışlar mezar taşıma.
doğduğum yerler öylesine uzak,
örtündüğüm topraksa gurbet bana."
"Dert edinme arkadaşım"dedi Mehmet
"değil mi ki bizlerle birleşti kaderin,
değil mi ki yurdumuzun koynundasın ilelebet,
sende artık bizdensin,
sende bencileyin bir Mehmet"
Çanakkale'de toprağının
üstü cennet altı mezar
kavga bitmiş mezarlarda
kaynaş olmuş yiten canlar.
"ya sen dedi Mehmet
oyun çağındaki İngiliz erine,
"yaşın ne senin kardeş
böylesine erken buralarda işin ne?"
"yaşım sonsuza dek onbeş"
dedi ufak tefek İngiliz eri.
"köyümde askercilik oynar
coştururdum trampetimle bizimkileri
derken kendimi cephede buldum
oyun muydu, gerçek miydi anlamadan,
bir sahici kurşunla vuruldum.
Sustu boynumdaki trampet,
son verildi böylece oyundan bozma işime
Gelibolu'da bana da bir mezar kazıldı
mezar taşıma "ON BEŞİNDE TRAMPETÇİ" yazıldı.
Öyküm de künyem de bundan ibaret.
Yağmur yağıyordu usul usul toprağa
gözyaşları düşerek üstüne sanki
damla damla ağlıyordu uzaktan uzağa
sahibini yitiren bir trampet.
"ya sizler" dedi Mehmet
dünyanın dört kıtasından
mezarlar dolusu erlere,
"hangi rüzgar savurdu sizleri
bu bilmediğiniz yerlere"
kimi İngilizdi, kimi İskoç
kimi Fransızdı, kimi Senegalli
kimi Hintli kimi Nepalli
kimi Avustralya'dan kimi yeni Zelanda'dan Anzak
gemiler dolusu asker
her biri niye geldiğinden habersiz
Gelibolu'nun oya gibi koylarından şizarak
tırmanmışlardı dağa bayıra
siper siper yara gibi yarılan toprak
mezar olmuştu savaş ardından onlara.
Kiminin BURADA YATTIĞI SANILIR
Kiminin ADI BİLİNSE DE MEZARI BİLİNMEZ
kiminin de mezar taşında
on altı on yedi on sekiz yaşında
EBEDİ İSTİRAHATE ÇEKİLDİĞİ yazılı.
Çanakkale topraklarında,
her birinin erken biten yaşam öyküsü
eski yazıtlar gibi taşlara böyle kazılı.
"Anlamaz mıyım" dedi "halinizden kardeşler"
adına yazılı taşı bile olmayan asker
Anadolulu Mehmet
"ben de yüzyıllarca yaban ellerde
neyin uğruna bilmeden can vermişim
kendi yurdum uğruna can vermenin tadına
ilk kez Çanakkale'de ermişim.
Uğrunda can verdikçe vatandı ancak
ekip biçtiğim padişah mülkü toprak
değil mi ki sizler alamasanız bile
bu topraklar almış sizi sizleri basmış bağrına
sizlere de vatan sayılır artık Çanakkale.
Çanakkale'de toprağının
üstü cennet altı mezar
kavga bitmiş mezarlarda
kaynaş olmuş yiten canlar.
Bir garip savaştı Çanakkale savaşı
kızıştıkça kızgınlığı dindiren
ara verildikçe ateşe
düşmanı kardeşe
döndüren bir savaştı.
Kıyasıya bir savaştı
ama saygı üreten bir savaş
yaklaştıkça birbirine
karşılıklı siperler
gönüller de yakınlaştı
düştükçe vuruşanlar toprağa
dostlar gibi kaynaştı.
Savaş bitti.
Ölenler kaldı sağlar gitti
köylü köyune döndü evli evine
kır çiçekleri geldiler akın akın
çekilen askerlerin yerine
yaban gülleri, dağ laleleri, papatyalar,
kilim kilim yayıldılar toprağa.
Siper siper
toprağın savaş yaralarını örttüler
koyunlar koruganları yuva yaptı kendine
kuşlar döndü gökyüzüne kurşunların yerine.
Çiçeğiyle yemişiyle yeşiliyle
silah yerine saban tutan elleriyle
geri aldı savaş alanlarını doğa
can geldi toprağa silindikçe kan izleri.
Yeryüzünde cennet oldu öylece
o cehennem savaş yeri
şimdi Çanakkale Gelibolu
bahçe bahçe, ülke ülke
mezar dolu.
Üstü cennet altı mezar
Çanakkale toprağının
kavga bitmiş mezarlarda
kaynaş olmuş yiten canlar.
Huzur içinde uyusun
vuruştukları toprakta
kavgadan kinden uzakta
yanyan dostça yatanlar.
* Şiirde büyük harflerle yazılmış sözler, Gelibolu yarımadasındaki İngiliz
ve Anzak mezar taşlarından alınmıştır.
Bülent Ecevit____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
Junior Member  Messages: 54 Inscrit(e) le: 26/5/2008 Statut: Déconnecté(e)Genre: 
|
 |
Posté le 23/4/2009 à 19:08 |
|
|
RECEP ÇAVUŞ
-bu villa kimin?
-kırkor efendi'nin paşam!
-su kösk?
-dimitri efendi'nin paşa hazretleri!
-ya su ilerideki konak?
-salamon efendi'nin
*az ötedeki toprak damli, virane bir ev işaret edilerek*
-peki ya su ev?
-recep cavus'un pasam!
-çağırın şu recep çavuş'u!
*recep çavuş getirilir*
-emredin paşam
-bu villa kırkor efendinin, bu kösk dimitri efendinin, su konak
salamon efendinin, o virane de seninmiş!bu ermeniler, rumlar, yahudiler şu
binalari dikerken sen neredeydin!?
-sizinle beraberdim paşam! trablusgarp'da, çanakkale'de sakarya'da.. ____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
Junior Member  Messages: 54 Inscrit(e) le: 26/5/2008 Statut: Déconnecté(e)Genre: 
|
 |
Posté le 23/4/2009 à 19:14 |
|
|
EMİNDİLER.....
Hiç bir gün o günkü kadar uzun,
hiç bir gece o kadar siyah,
hiç bir ışık o günkü kadar parlak olmamıştı....
gecenin şafağa bakan yüzünde,
her biri sessiz bir mabet gibi duruyordu....
dillerinde dualar,yüreklerindeyse vatan aşkı...!
ve zaman şahadeti,zaman bir kurtuluşu,
zaman yıllarca söylenecek bir destanı vuruyordu....!
yıldızlar çekip gitmediler o gece,
her biri tek tek onların üzerine düşüyordu...!
ama onlar neye,neden,niçin yandıklarını biliyorlardı.
onlarki kopacak fırtınadan,esecek rüzğardan,
doğacak güneşten emindiler......
yüreklerinin içindeki sevdanın bir tek adı vardı,
oda vatandı...yalnızca vatan....
bu yüzden ölüme öylece gülüyorlardı....
onlarki kopacak fırtınadan,
esecek rüzgardan,
dogacak güneşten emindiler...
uğruna ölünecek bir toprakları vardı,
bunu düşünerek sevindiler.
makus talihlerinin üzerine al kanlarıyla yazılmış,
bir haykırış,bir destan,bir yemindiler...!
hala sesleri gelir conkbayırından,settülbahirden.
onlar bir ışıktı gecenin kör karanlığında,
hala sönmediler.....
adı ANADOLU olan sevdalarından,
BİR AN BİLE DÖNMEDİLER....
ÖMER KALBAZ.(ONA MİRAS
ADLI KİTABIMDAN) ____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
Junior Member  Messages: 54 Inscrit(e) le: 26/5/2008 Statut: Déconnecté(e)Genre: 
|
 |
Posté le 23/4/2009 à 19:26 |
|
|
ÇANAKKALE NASIL GEÇİLİR ? ((((((
**Yıl, 1915. Çanakkale'de kan gövdeyi götürüyor. "Geçerim" diye
saldıran emperyalistlerin insan kaybı, 200 bini aşmış... "Geç de görelim"
diyen dedelerimizin kaybı ise, 250 binin üstünde... Mermiler havada
çarpışıyor. Cesetler toplanamayacak kadar çok... Bu inanılmaz kıyıma
rağmen, İngiliz Hükümeti durumdan memnun. Çünkü gerçeği bilmiyor.
Çanakkale'deki İngiliz cephe komutanı, "Vaziyet gayet iyi... Bugün yarın
geçeriz" raporları gönderiyor devamlı... O sırada genç bir gazeteci var
orada. Avustralyalı. Melbourne Age Gazetesi'nin muhabiri. Görüyor ki, durum
kel... Hadise, hiç de İngiliz komutanın anlattığı gibi değil. Türkler
kafaya koymuş... Kuru ekmek yiyor, bulursa üzüm hoşafı içiyor, şakır şakır
ölüyor... Ama geçirmiyor.
Avustralyalı olduğu için özellikle dikkatini çeken bir konu daha var.
İngiliz komutanlar, karargâhta klasik müzik eşliğinde viski yudumlarken,
Anzaklar patır patır gidiyor. En son iki tabur Anzak gönderiyorlar
birbölgeye...Türklerin, iki taburu yok etmesi iki saat bile sürmüyor.
Üstelik, müthiş bir sansür var.
Yazdığı haberler, İngiliz yetkililer tarafından engelleniyor. Bakıyor ki,
olacak gibi değil... Sarılıyor kaleme, tüm gerçekleri tek tek anlattığı, 8
bin kelimeden
oluşan, "Gelibolu Mektubu"nu yazıyor.
Özeti şu:
"Çanakkale geçilemez... Hemen çekilin." Ve bu mektubu, sansürden
kurtulmak için Avustralya Başbakanı'na "elden"ulaştırıyor. Avustralya
Başbakanı mektubu okuyor, gözlerine inanamıyor ve acilen, yine "elden",
İngiltere Başbakanı'na ulaştırıyor. İngiltere Başbakanı mektubu okuyor,
Savaş Kabinesi'ni topluyor, orada bir daha yüksek sesle okuyor... Gizlice
araştırılıyor. Mektup doğru.
Hatta az bile yazılmış. Cephedeki İngiliz komutanın, kendi poposunu
kurtarmak için palavra attığı anlaşılıyor. Ve karar veriliyor. Komutan
görevden alınıyor. Emperyalistler, Çanakkale'den çekiliyor. Yazdığı
mektupla savaşın sona ermesini sağlayan genç gazeteci, Avustralya'da
"kahraman" gibi karşılanıyor. "Sir" ünvanı veriliyor. E tabii kapılar
açılıyor... Savaşa "muhabir" olarak giden gazeteci, savaştan sonra "gazete
sahibi"oluyor.
** Yıl, **1952. Çanakkale'de savaşın kaderini değiştiren "sir
gazeteci" vefat ediyor. Bir tane oğlu var... O zamanlar, 21 yaşında.
Babasının gazetesinin başına geçiyor. Çalışıyor, çalışıyor, çalışıyor.
Avustralya'ya sığmıyor...ABD'ye, Avrupa'ya el atıyor. Bugün, 75 yaşında.
Dünya medya imparatoru. 75 televizyon kanalı... 175 gazetesi var. TV
kanallarıyla 600 milyon izleyiciye, gazeteleriyle 11 milyon okuyucuya hitap
ediyor.
** Yıl, **2006... Çanakkale'nin "dövüşerek" geçilemeyeceğini ilk
anlayan "sir gazeteci" nin oğlu, Çanakkale'nin nasıl geçileceğini
gösterdi... EFT'yle.
Bastı parayı, TGRT'yi aldı. İsmi, Rupert Murdoch*.
____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
|
0,052 secondes - 29 queries
|
Happy Birthday |
Les utilisateurs suivants ont leurs anniversaires:
- moonshine35: 56 Années
- kircicegi2345: 50 Années
|
üye Puani |
- Rojin: 10 976 Points
- asliyok: 4 432 Points
- HarmanYeli: 4 396 Points
- KizilZora: 2 048 Points
- life23: 1 675 Points
- gokkiz: 1 657 Points
- BirNefes: 1 048 Points
- Erasmus: 984 Points
- -Pozan-: 785 Points
- Siyahinci: 623 Points
|
|