Üst üste gelen acı hadiselerin ilki, Hz. Peygamber'in dört yaşındaki en
büyük oğlu Kasım'ın vefatı oldu
Allah Resulü çok müteessir olmuştu.Oğlunun cenazesini taşırken karşıda
duran Kuaykıan dağına ; "Ey dağ! Benim başıma gelen şey, senin başına
gelseydi, dayanamaz yıkılırdın.", demesi bu derin teessürünün bir
ifadesidir. Henüz Kasım'ın vefatının hüznü dağılmadan Allah Resulü , diğer
oğlu Abdullah'ı da kaybetti. Bu acı hadiseler sebebiyle Allah Resulü ve
Müslümanların kalpleri kan ağlarken, müşrikler taziye etmek şöyle dursun,
sevinçlerinden ne yapacaklarını şaşırıyorlardı. Hatta içlerinden Ebu Cehil
ve As b. Vail işi daha ileri götürerek: " Artık Muhammed ebterdir, nesli
kesilmiştir.", diye alay edecek kadar küstahlaşmışlardı.Bu lakaba oldukça
alınan Allah Resulü'nü teskin etmek üzere, Allah(cc) Kevser süresini inzal
buyurmuştur. " Doğrusu, biz sana kevseri ihsan etmişizdir. Öyle ise Rabbin
için namaz kıl, kurban kes. Asıl ebter, şüphesiz seni kötüleyendir."
Bir müddet sonra amcası Ebu Talib hastalandı. Artık ölüm döşeğinde idi.
Allah Resulü bir yandan kendisini korumak uğruna herşeyini feda eden çok
sevdiği amcasını kaybedeceğine üzülürken, bir yandan da Kelime-i Şahadet
getirerek Müslüman olmasını istiyordu.Bu sebeple O hastalığı boyunca
amcasının yanında pervane olmuş defaatle Kelime-i Şehadete çağırarak; " Ey
amcacım, gel sen 'La ilahe illallah'de de ,onunla sana ahirette şefaat
edebileyim ", teklifinde bulunmuştu. Amcası bu teklife : " Vallahi benden
sonra sana ve atalarının oğluna, çok yaşlanmaktan dolayı bunaklık
atfetmeleri korkusu olmasaydı. İstediğin şeyi söyleyip sana tabi olurdum.
Kureyş, o istediğin sözü, ölümden korkarak söylediğimi zannedecekleri için
söylemeyeceğim." dedi. Allah Resulü'nün ; " Ey amca, şunu bilmelisin ki
,Allah tarafından alıkonuluncaya kadar, senin affedilmeni isteyip
duracağım." sözleriyle mukabele etmesi üzerine Allah (cc) Resulünün
şahsında mü'minlere şu ölçüyü inzal etti ; " Hakikat sen ,her sevdiğin
kişiye hidayete erdiremezsin. Fakat Alla'tır ki , kimi dilerse ona hidayet
verir ve O hidayete erecekleri daha iyi bilendir." ( kassas,56 / Tevbe,113
)
Ebu Talib'in vefatından üç gün gibi kısa bir süre sonra da, hanımı Hz.
Hatice'yi kaybetti.Teslimiyeti, itaati muhabbet ve merhametiyle Allah
Resulü'nün kalbinde taht kuran Hz.Hatice'yi kaybetmek,Allah Resulünü derin
bir teessüre boğdu.Ona karşı müstesna bir sevgisi vardı.En büyük destek ve
tesellicisi idi.Vefatından sonra dahi onu hiçbir zaman unutmadı ve rahmetle
andı. Öyle ki Hz. Aişe, hayatta olmadığı halde en çok Hz.Hatice'yi
kıskandığını itiraf etmiştir. Allah Resulü'nün şu sözü onun Allah katında
ve mü'minlerin gönlünde ne kadar ulvi bir yeri olduğuna delalet eder: "
Kendi zamanındaki kadınların hayırlısı İmran kızı Meryem idi. Bu ümmetin
kadınlarının hayırlısı da Hatice'dir."
Doğmadan önce babasını,altı yaşında iken annesini kaybederek öksüz ve yetim
kalan Allah Resulü, amcasını ve hanımını kaybetmekle belki de ikinci kez
öksüz ve yetim kalmıştı. Yüklendiği bu çile ve hüzün dolu hadiselerden
ötürü bu yıla " HÜZÜN YILI " denmiştir.
İnsanlığı hakka ve hakikata sevkedip dünya ve ahiret saadetlerini sağlamak
üzere Allah Teâlâ tarafından gönderilen peygamberlerin sonuncusu ve
alemlerin rahmeti olan Peygamber Efendimiz, genellikle kabul edildiğine
göre 20 Nisan (12 Rabiulevvel) 571 Pazartesi günü Mekke'de doğdu. İslâm
tarihi kaynakları, Hz. Peygamber'in nesebi ta Hz. Adem'e kadar sıralanan
Şecere tabloları ile belirlemişlerdir. Bu kaynaklarda Hz. Peygamber'in
yirminci göbekten atası olan Adnan'a kadar ittifak edilmiş, ancak Adnan'dan
sonra verilen isimlerde bazı farklılıklar ortaya çıkmıştır. Ama O'nun Hz.
İbrahim'in oğlu Hz. İsmail soyundan olduğunda şüphe yoktur. Buna göre
Adnan'a kadar Rasûlullah'ın şeceresi şöylece sıralanır: Muhammed b.
Abdullah b. Abdülmuttalib b. Hâşim b. Abdümenâf b. Kusayy b. Kilâb b. Mürre
b. Ka'b b. Lüeyy b. Gâlib b. Fihr b. Mâlik b. En-Nadr b. Kinâne b. Huzeyme
b. Müdrike b. İlyas b. Mudar b. Nizâr b. Me'add b. Adnan.
____________________
Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...