Gece uyumanız da Onun âyetlerindendir.
Rum Sûresi, 30:23
UYKU, Yüce Allah'ın bu âlemdeki en hayret verici âyetlerinden birisidir. O,
hayatımız için vazgeçilmez ve yeri asla doldurulmaz bir nimettir; onunla
hepimiz hergün iç içe yaşarız; fakat onun hakkında pek az şey biliriz.
En başta, uykunun ne olduğunu bilemiyoruz. Uykunun bedenimiz ve sağlığımız
için son derece önemli olduğunu biliyoruz; fakat onun ne yapıp da
bedenimize ve sağlığımıza bu yararı sağladığını kesin bir şekilde
söyleyemiyoruz.
Bu konuda bildiğimiz birşey varsa, uykunun, basit bir dinlenmeden ibaret
olmadığıdır. Dinlenme dediğimiz, eğer bir faaliyet yokluğundan ibaretse,
uyku kesinlikle böyle birşey değildir. Gerçi uyku dinlendirir; fakat
dinlenme, uykunun yerini tutmaz. Bir yatağa uzanıp on saat istirahat edecek
olsanız, bir saatlik uykunun yerini doldurmuş olmazsınız. Çünkü uyku
sırasında, henüz sırrını çözemediğimiz hadiseler cereyan eder. Bir kısım
teorilere göre, bu sırada hafızamızda düzenlemeler yapılır; meselâ, kısa
dönem hafızadaki bazı bilgiler uzun dönem hafızaya nakledilir. Vücudun
diğer sistemleri açısından da uyku vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Bugün
dünyanın dört bir yanında binlerce laboratuarda uyku ile ilgili çalışmalar
yürütülmekte, bir yandan uykunun sırları çözülmeye çalışılırken, bir yandan
da modern hayatın uyku ile ilgili olarak ortaya çıkardığı sorunlara çözüm
araştırılmaktadır.
Kur'ân, bazı âyetlerinde uyku ile ölüm arasında paralellik kurar. Ancak
unutmamak gerekir ki, ölüm hayatın yokluğu demek değildir; o da esrarengiz
bir varlıktır ve, Mülk Sûresinin başında da vurgulandığı gibi, yaratılmış
olan birşeydir. Uyku da, ölüme çok benzer bir şekilde, insanın bir ölçüde
bilinç kaybına uğradığı, ruh ile beden arasındaki ilişkinin başkalaştığı,
bu arada rüya vasıtasıyla insanın başka bir âlem ile temasa geçtiği bir
hadisedir. Onun hakkında ne kadar az şey bilersek bilelim, şu kadarı kesin
bir gerçek ki, o, hayatın kendisi kadar hayret verici, hikmet dolu, asla
tesadüfle açıklanmayacak olan bir mucizedir. Eğer öyle olmasaydı, hayatımız
üzerinde onun icra ettiği onarıcı ve düzenleyici etkiyi başka birşeyle
telâfi etmek için çırpınan insanlık böylesine âciz kalmazdı.
Ayet-i kerime, uykuyu gece ile ilişkili bir şekilde anarken, konunun bir
başka yönüne daha dikkatlerimizi çekmektedir. Bu, insan ile büyük âlemin
bir arada düzenlenmiş ve birbiriyle uyum içinde yaratılmış olmasıdır. Yüce
Allah, bir taraftan insan için uykuyu takdir ederken, diğer taraftan da,
onu barındıran âlemi, onun uyumasına ve dinlenmesine elverişli bir şekilde
yaratmıştır. Yoksa, bir başka âyette de buyurulduğu gibi:
De ki: Söyleyin bana, eğer Allah gündüzü kıyamete kadar üzerinizde sürekli
kılacak olsa, istirahat edeceğiniz bir geceyi size Allah'tan başka
getirebilecek tanrı kimdir? Hâlâ gözünüzü açmayacak mısınız? [1]
Gerçi bu âyeti iki şekilde de anlamak mümkündür:
(1) "Gece uyumanız, gündüz Onun lütfundan rızkınızı aramanız Onun
âyetlerindendir."
(2) "Gece ve gündüz uyumanız ve Onun lütfundan rızkınızı aramanız Onun
âyetlerindendir."
Her iki halde de, gece ile uykunun, gündüz ile çalışmanın birbirine daha
yakın olduğu ve yakıştığı anlaşılıyor ki, daha başka âyetlerde bu durum
daha açık şekilde ifade edilmiştir. Ancak burada, gece olduğu gibi gündüz
de uyuyabileceğimiz, gündüz olduğu gibi gece de çalışabileceğimiz anlamı da
çıkıyor ki, bunda bir esneklik vardır. Yani, genel çizgi, gecenin uyku
için, gündüzün çalışma için düzenlenmiş olmasıdır; bu doğal olan şeydir.
Ancak, gerek toplum hayatının gereği olarak, gerekse daha başka nedenlerden
dolayı, insanın bu genel çizgi dışında davranması da gerekebilir. Eğer
insanın ve dünyanın yaratılışı, sadece gece uyuyup sadece gündüz çalışmaya
elverseydi ve bunun dışına çıkmak hiçbir şekilde mümkün olmasaydı, bu bizim
için pek meşakkatli bir hayat olurdu. Ayetin ifadesindeki esneklikte bu
İlâhî lütfa dair böyle bir işaret de anlaşılmaktadır.
Uykunun bir "âyet" olarak nitelendirilmesinden alabileceğimiz bir başka
ibret daha var:
Bu nimetin önemi asla küçümsenmemelidir. Ömrümüzden önemli bir kısmı uyku
için takdir edilmiştir ve bu takdiri değiştirmek bizim elimizde değildir.
Ancak bu miktarın çokluğu gözümüzde büyüyüp de bizi "Hayatımızın üçte biri
uyku ile heba olup gidiyor" şeklinde bir düşünceye sevk etmemelidir. Çünkü
bu bir heba değil, esrarlı bir onarım ve düzenleme faaliyetidir. Uyku
saatlerinden kısarak vakit kazanmaya çalışan insanlar, bunun yerine, meselâ
televizyon izleme saatlerinde bir kısıntıya gidecek olsalar, kendileri için
çok daha iyi bir yatırım yapmış olurlar. Bugünün toplumlarında en önemli
sorunlardan birinin de uyku ile ilgili olduğunu hatırdan uzak tutmamakta
fayda vardır. İnsanlar, pek çok gereksiz şeyle günlerini doldurup oradan
oraya yetişmeye çalışırken istirahat etmeyi unutuyorlar ve hayatlarını bir
telâş, stres ve yorgunluk atmosferine mahkûm ediyorlar.
Huzurlu bir hayatın adresi olarak ise, Kur'ân, Allah'ın âyetlerini
gösteriyor.
İşte, uyku da, çalışıp çabalamak gibi, o âyetlerden birisidir:Okunmak,
yaşanmak ve şükredilmek isteyen bir âyet.
[1] Kasas Sûresi, 28:72.