Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 14/2/2008 Saat 07:46 |
|
|
Alevilik; İslam'ı benimseyen, Tanrı'nın birliğine (Tevhid) inanan,
Hz.Muhammed'i Peygamber kabul eden, kitabı Kur'an olan, Hz. Muhammed'in
Ehlibeyt'ini seven, namazı, niyaz ile bütünleştiren, kıyam, rûku ve secdesi
ile ibadetini kendi lisanıyla yapan, ümmet yerine hür insanı, yaratanla
yaratılan ayrılığını "Vahdet-i Vücut" ile birleştiren, Tanrı korkusu
yerine, sevgisini benimseyen, zahiri (görünen) batınla (görünmeyen), batını
zahirle birleştiren, şeriat kapısını aşıp, marifet yolu ile hakikat
dünyasına ulaşan, Kur'an'ın şekline değil, özüne inen akıl ve gönlü ile "
Seyr-ü süluk " (Ruhsal olgunlaşma) olan bir tasavvuf yoludur.
Alevilik; Özünü insan sevgisinde bulan, Tanrı’nın insanda tecelli
ettiğine ve zerresinden oluştuğuna, onun için de insanın ölümsüzlüğüne
inanan, ibadetlerinde kadın erkek ayrımı yapmadan, kendi öz diliyle,
musikisiyle, semahıyla inancını icra etme biçimine denir.
Alevilik; İslamiyet’in Kuran’a dayalı, Hz. Muhammed’in
buyruklarına göre İslam’ı evrensel boyutuyla yorumlayıp, yeryüzü
insanlığına yeni kapılar açan büyük bir düşünce akımı ve tasavvuf
felsefesiyle hayat bulan bir inanç bütünlüğüne denir.
Türkiye'de Alevi dağılımı .Beyaz renkli şehirlerdeki Alevi oranı %10'dan
azdır
Iste Alevilik
Alevilik; İslam'ı benimseyen, Tanrı'nın birliğine (Tevhid) inanan,
Hz.Muhammed'i Peygamber kabul eden, kitabı Kur'an olan, Hz. Muhammed'in
Ehlibeyt'ini seven, namazı, niyaz ile bütünleştiren, kıyam, rûku ve secdesi
ile ibadetini kendi lisanıyla yapan, ümmet yerine hür insanı, yaratanla
yaratılan ayrılığını "Vahdet-i Vücut" ile birleştiren, Tanrı korkusu
yerine, sevgisini benimseyen, zahiri (görünen) batınla (görünmeyen), batını
zahirle birleştiren, şeriat kapısını aşıp, marifet yolu ile hakikat
dünyasına ulaşan, Kur'an'ın şekline değil, özüne inen akıl ve gönlü ile "
Seyr-ü süluk " (Ruhsal olgunlaşma) olan bir tasavvuf yoludur.
Alevilik; Özünü insan sevgisinde bulan, Tanrı’nın insanda tecelli
ettiğine ve zerresinden oluştuğuna, onun için de insanın ölümsüzlüğüne
inanan, ibadetlerinde kadın erkek ayrımı yapmadan, kendi öz diliyle,
musikisiyle, semahıyla inancını icra etme biçimine denir.
Alevilik; İslamiyet’in Kuran’a dayalı, Hz. Muhammed’in
buyruklarına göre İslam’ı evrensel boyutuyla yorumlayıp, yeryüzü
insanlığına yeni kapılar açan büyük bir düşünce akımı ve tasavvuf
felsefesiyle hayat bulan bir inanç bütünlüğüne denir.
Alevilik Nedir?
Allah, Muhammed, Ali kutsallığını kalbinde taşıyan, Hz.Ali’ nin
adaletinden ayrılmayan, temelinde insan sevgisi bulunan her dine, mezhebe
her inanca saygı duyan ve hoşgörü ile bakan, dil, din, ırk, renk farkı
gözetmeyen, eline diline sahip olma ilkelerini şart koşan, gelmek isteyen,
inançlı insanları çatısı altına alarak manevi susuzluklarını gideren,
insanları yaşadıkları toplumda kendi istekleriyle kendi kendilerini
yargılamalarını sağlayan, laik, demokrat, eşitlikçi, katılımcı, paylaşımcı
düşünceyi savunan, zalime ve zulme karşı gelen, mazlumun yanında olan,
şeriatın bağnaz kuralllarına bağlı olmayan, ve onu reddeden, İslam dinini
kendine göre ve sunni inancın dışında yorumlayan, aslı doğruluk, kemali
dostluk, cevheri, merhamet, görüşü eşitlik, hazinesi bilgi, meyvası sevgi
hamuru ile yoğrulmuş, insanı Kamil ve erdemli insan yaratmayı ön gören,
korkuyu aşıp sevgi ile tanrıya yönelen, Enel-Hak ile insanın özünde tanrıyı
gören, yaradan ile yaradılan ikiliğinen Varlık Birliğine varan, edep ve
ahlaklığı yaşamın temeline oturtan, insanı yücelten, hamurunda hem
ilahiliğin hem de irfaniliğin mayası bulunan; kişinin ahlaklı ve karakterli
yaşam ilkelerini belirleyen, Hz. Muhammed ve Hz. Ali’ den gelen
neslin imametini teberra ve tebelle ilkesi ile sahiplenen, dini biçim ve
şekil olarak değil, gerçek anlamıyla algılayan, dini bağımsız bir irade
gücü ve batını özelliği ile evrimleştiren akıl ve iman bütünlüğünde
birleştiren ve tüm bunları Kırklar Cemi ile yürüten bir inanç sistemidir.
Alevilik Aleviler için üst kavramı, Bektaşilik ve Kızılbaşlık ise alt
kavramları oluşturur.
Tarikat Olarak Alevilik
Alevilik, ocaklar şeklinde örgütlenmiş bir inanıştır. Ocakların arasında
inanç yönünden küçük farklar olabilmesine rağmen esas felsefe aynıdır. Ama
tarikat yapısı olarak incelemek gerektiğinde, Anadolu
Aleviliği,Alevi-Caferi, Nusayrilik(Arap aleviliği), Bektaşilik, Mevlevilik
olarak ayrılmalıdır.
Alevilik; şiilik, ismaililik, caferilik gibi, Muhammed'in vefat etmesi,
Ali'nin öldürülmesi ve İslamiyet içinde diğer mezheplerce iyi sayılan, ama
Alevilerce kötü sayılan kişilerin hakimiyet kurmaya çalışmasına karşı hak
yolunu savunmak için bir araya gelen kişilerin mezhebidir. Aleviler 12
imam'ın öncülüğüne inanırlar. Anadolu Alevilerine Kızılbaş da denmiştir.
Suriye de Arap ve Kürt Aleviler vardır. Tunus'da Arap Aleviler vardır. İran
içerisinde Türkmenler de Alevidir. Türkiye'de Türk, Kürt, Arap Alevileri
bulunmaktadır. Bu inanışlar da ocaklar gibi, uygulamada farklılıklar
barındırmasına rağmen, inanç felsefesinin esası olarak bir bütün arz
eder.
Alevilik Şii'liğin bir alt kolu değildir. Ama, şiilik de 12 imamın
önderliğine inandığından ve esas inanç felsefesi olarak benzediğinden
sünniler tarafından bir görülmüştür.
Siyasi olarak Alevilik
12. ve 13.yüzyılda Anadolu'da oldukça etkin olan alevilik, daha sonra
14. yüzyılın başlarından itibaren devlet otoritesinin yeniden kurulması ve
kurulan devletin mezhep olarak sunniliği seçmesi üzerine, cumhuriyet
dönemine kadar sürecek baskı ve zulüme maruz kalınmıştır. Kendilerini din
dışı olarak gören yönetime karşı defalarca ayaklanmışlardır. İnancın
temelinde "eşitlik" "mülkiyetin reddedilmesi" gibi kavramlar olduğundan
siyasi olarak da bir duruşu bulunmaktadır.
Türk siyasal hayatında Alevilik
Aleviler, İsmet İnönü'nün deyimiyle, milli mücadele yıllarında
'herkesten çok millici' bulunmuştur. Cumhuriyet Türkiyesi ve onun laikliği
seçmesi, (tekkelerinin kapatılmasına rağmen) hoş karşılanmıştır. Aleviler
geleneksel olarak, Cumhuriyet devriminin ilkeleri taraftarı olmuşlar,
şovenist ve islamcı akımları Osmanlı'daki zulüm günlerinden kalma bir
refleksle olsa gerek, desteklememişlerdir. Maraş, Çorum, Sivas olayları,
cumhuriyet tarihinde alevi mezhebine yapılan en şiddetli ve aşikar
saldırılardır.
Tarihte Alevilik
Aleviliğin tarihte kendini ilk gösterişi hakkındaki iddialar
çelişkilidir. Aleviliği islamın içinde görenlerle islam öncesi inanış
olduğunu savunanlar birbirinden ayrılmaktadır. Aleviliği islam içinde
görenlere göre, Alevilik, Muhammed'in ölümünden sonraki olaylar zincirinin
ardından doğmuştur. Ali'nin öldürülmesinden sonra, onu "yolgösterici"
olarak kabul edenler, devlet yönetiminin diğer tarafa geçmesi nedeniyle,
toplumdan ayrılmıştır. İslam içinde ve Kur'anı temel olarak alan inanış
burada şekillenmiştir. Ali'nin çocuklarının peygamber(sav) soyundan gelmesi
nedeniyle onların etrafında birleşmişlerdir. Bu sırada devlet yönetiminde
şekillenmekte olan sünni islam'dan farklar doğmaya başlamıştır. Aleviliğin
islam öncesi bir inanış olduğunu savunanlara göre ise, Alevilik,
Hristiyanlıktan bile önce varolan bir Mezopotamya inancıdır. Roma
İmparatorluğunda kilisenin lanetleyerek anlattığı bir inanış, "pir"leriyle,
ibadet şekilleriyle, kilise otoritesini reddetmesiyle günümüz aleviliğine
benzemektedir. Bu iddiayı savunanlara göre aleviliğin çıkış tarihi belli
değildir, ama inancın temelini koruyarak diğer dinlerin içinde kendini
yaşatmıştır.
Osmanlı Tarihinde Alevilik
Osmanlı devleti, kuruluşunda herhangi bir mezhebi kabul etmemiş bir
devletti. Kuruluş döneminde, devlet kademelerinin birçok yerinde aleviler
yer almıştı. Hatta, fethedilen topraklardan getirilen gayrimüslim
çocuklardan oluşan yeniçeri ocağı da aleviliğin bir ocağı olan bektaşiliğe
bağlıydı. Fakat devlet, imparatorluğa doğru gittikçe, devlet yönetimi
açısından daha uygun olan sünni inancı, daha öncelikli hale gelmeye
başladı.
Osmanlı'da alevilerin zulüm görmelerine kadar gidecek dışlanmalarını,
çaldıran savaşı ve beraberinde getirdiği olaylar zinciri başlattı. Osmanlı
padişahı olan Yavuz Sultan Selim, Şah İsmail ile ters düştü. Devlet
yönetiminin giderek sünnileşmesinden şikayetçi olan alevi halk, Şah
İsmail'in devletinin alevilik tabanlı bir Safevi devleti olması nedeniyle
şah İsmail'e sempati duymaya başladı. Yavuz Sultan Selim'le Şah İsmail
savaşmaya doğru adım adım giderken, aralarındaki mektuplaşma, olayın bir
gönül meselesi olduğu izlenimini uyandırmıştır. Yavuz Sultan Selim ,iddiaya
göre savaşa giderken, yüzyıllar sürecek bir katliamı başlatarak, Anadolu'da
40.000 aleviyi fetvayla astırdı. Bu yönde fetva almış olan halk ise, resmi
kayıtlara geçmeyen katliamı başlattı. Bunun üzerine aleviler kendi içlerine
döndüler ve sünni toplumla aralarındaki derin uçurum da açılmış
oldu.
Alevi gelenekleri
Aleviler, kadın erkek eşitliğine dayanan bir inanca sahiplerdir. Alevi
geleneklerinde hiçbir zaman kadının örtünmesiyle ilgili bir durum sözkonusu
olmamıştır.
Eski dedeleri eskiden Ali'nin celcelutiye bilirlerdi. Arapça hastaların
sırtına yazarlardı..
Kaynak Vikipedi
|
|
Junior Member Cevaplar: 46 kayıt olmuş: 6/11/2004 Durum: Çevrimdışı
|
|
Yazılış Tarihi: 15/2/2008 Saat 11:43 |
|
|
can dost!!!
benim anlmadigim su,
Anadolu Alevilerine Kızılbaş da denmiştir.
Suriye de Arap ve Kürt Aleviler vardır. Tunus'da Arap Aleviler vardır. İran
içerisinde Türkmenler de Alevidir. Türkiye'de Türk, Kürt, Arap Alevileri
bulunmaktadır.
mesela ben yörugum ve yörukler hanefidir.
ama sizler cesitli irklar var o zaman dok trine göre bu bir yasam felsefesi
olmuyormu???
alevilik sosyolojide hangi noktada bunu anlayamiyorum ve hep kafam
karisiyor.
lutfen yanlis anlasilmasin, irkci dinci degilim, sadece sosyolojik
cözunmesini kavrayamiyorum.
keza cok degerli ve tam hayatimin icinde vazgecemedigim canlarim var.
bu arada aydinlattigin şcin emeklerine saglik can dost :thumbup:
____________________ kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu
dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o
dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 15/2/2008 Saat 12:53 |
|
|
Her ne kadar bazıları bir yanılgı içine girip Kızılbaşlığı Alevilik
içinde bir kol olarak görseler de esasında Kızılbaşlık Aleviliğin ta
kendisidir. Kızılbaş kavramı tarih boyunca ve günümüzde Alevileri
aşağılamak, karalamak ve küçük düşürmek için kullanılmıştır. Alevilerin
düşmanları Kızılbaşlığı Alevileri küçük düşürmek maksadıyla kullandıkları
oranda Aleviler Kızılbaş kavramına sahip çıktılar.
Kızılbaş kelimesi kızıl başlık takan anlamına geliyor. Tarihçesi Uhut
savaşına kadar uzanır. Uhut savaşında Hz. Ali kendisini Hz. Peygambere
siper ettiği sırada başından yaralanır. Bu savaştan sonra Hz. Ali’ye
Kızılbaş denmiştir. Yine Sıffın savaşında Hz. Ali’nin taraftarları
başlarına kırmızı başlık takmışlardır. Alevi devleti olan Safevi ordusunun
askerleri de başlarına kızıl başlık takarlardı. Alevi düşmanları Alevi
kavramını kullanmazlar, onun yerine Kızılbaş kavramını kullanırlardı. Bunu
Alevileri aşağılamak amacıyla yaparlardı. Aleviler ise Kızılbaşlığı
sahiplenip, kendilerini öyle de ifade ederlerdi.
Sonuç olarak bilinmelidir ki; Kızılbaşlık Alevi inancı içindeki bir kol
veya tarikat değildir. Kızılbaşlık Alevi düşmanlarının Alevileri aşağılamak
maksadıyla kullandıkları bir terimdir. Ve Kızılbaşlar bütün Alevilerdir,
Kızılbaşlıkta Aleviliktir.
Elimize, Belimize, Dilimize Sahip
Olmak İçin,
Aşımıza, İşimize, Eşimize Sadık Olmak İçin,
Özümüze, Gözümüze, Sözümüze bağlı Kalmak
İçin, ALEVİYİZ ..
Sahim Hazret-i Ali
Pirim Hünkar Haci Bektas´i Veli
Sözüm Oniki Imamlar
Ziyaratim Kerbela
Kültürüm Alevilik
Yaksalarda Bitmeyecegiz
Assalar Bitmeyecegiz
|
|
Junior Member Cevaplar: 46 kayıt olmuş: 6/11/2004 Durum: Çevrimdışı
|
|
Yazılış Tarihi: 15/2/2008 Saat 17:16 |
|
|
can dost bence bizleri salt aydinlattigin icin tesekkurler.
ama benim sordugum bu degil,
baska deyisle sorayim,
yörukler hanefidir...
arap, hanefi,
kurt hanefi,
veya yöruk yokdur bildigim kadariyla,
ama alevilerin kökenleri var,
arap alevi,
turk alevi,
kurt alevi gibi,
o zaman bunda sosyal cözunme nerde,
alevi millet mi, milettse turk kurt arap alevisi denilmemeli,
mezhepse cok yayilmaci bir mezhep sanirim,
butun bunlar degilse,
o zama ideolojik bir olgu mu ???
bilemedim hep kafam karisdi :redhead:
____________________ kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu
dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o
dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
|
|
Member Cevaplar: 239 kayıt olmuş: 11/9/2006 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 23/2/2010 Saat 18:44 |
|
|
izlemede kaliyordum bu konuda yarim kaldi yani konu ____________________ Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...
|
|
|