2 Temmuz günü, Sivasın Madımak Otelinde 37 can
yakılarak katledilir. 51 kişi de katliamdan, kendi
olanaklarıyla, ağır yaralarla kurtulurlar.
Їatıya çıkarak yardım isteyenler
arasında Aziz Nesin ve Lütfü Kaleli de vardır.
ĞÂÂtfaiyenin merdivenli arabası otele yaklaşir. Aziz Nesin
ve Lütfü Kaleli merdivenlerden inerlerken, Sivas Belediye Meclisi
ĞÅ“yesi Cafer Erçakmak ile bazı belediye görevlileri
tekrar saldırıya geçerler.Aziz Nesin ve Lütfü
Kaleli, itfaiyenin merdivenlerinden aşağıya atılirlar.
Başından yaralanan Aziz Nesin ve Lütfü Kaleliyi
linç edilmekten araya giren polisler kurtarır. Yaralılar
Polis arabalarıyla Tıp Fakültesi Hastanesi`ne
götürülür.
Devlet yetkilileri nin tutumu ve katliamin sorumlulari
Polis telsizlerinden duyulan diyaloglar ..
- Taş atıyorlar, saldırıyorlar, ne
yapalım?
- Anlaşıldı, müdahale etmeyin (Sivas Emniyet
Müdürü Doğukan ĞÖner)
Sivasta eli sopalı, taşlı, zincirli onbini
aşkın saldırgan, insan avındaydı. Korkunç
durum, Başbakana, ĞÂÂçişleri Bakanına defalarca
bildirildiği halde herhangi bir yardım gelmedi ve önlem
alınmadı. 37 insan yakılarak feci şekilde katledildi.
Böyle bir ortamda Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel;
Halkla güvenlik güçlerini karşı karşıya
getirmeyiniz diyor, ilgilileri uyarıyordu.
Cumhurbaşkanının halktan kastettiği oteli kuşatan
saldırgan kalabalıktı. Gerçi Süleyman Demirel,
politik yaşama kazandırdığı, Bana
sağcılar suç işliyor dedirtemezsiniz şeklindeki
veciz sözü ile tarafını çoktan
açıklamıştı.
Başbakan Tansu
Ciller
ise, Їok
şükür, otel dışındaki halkımız bir
zarar görmemiştir diyebiliyordu. Daha sonra TBMMde
yaptığı bir konuşmada da Vanda yakılan bir oteli,
Sivastakiyle karıştırmış ve Bir vatandaş,
sigortadan para almak için sigortalı oteli
yakmıştır demiştir. Bir başbakan, ülke
sorunlarına ve toplumsal gelişmelere bu denli duyarsız
olabiliyordu.
ĞÅ“lkenin iç asayişinden sorumlu bir yetkilisi, ĞÂÂçişleri Bakanı
Mehmet Gazioğlu,
otele yapılan saldırıyı,
Aziz Nesinin halkın
inançlarına karşı bilinen tahrikleri sonucunda halk
galeyana gelerek tepki göstermiştir şeklinde
yorumlayarak saldırganları mazur göstermiştir.
Dönemin Belediye
Başkanı olarak saldırganların daha fazla
galeyana gelmesine sebep olan açıklamaları ile katliamda
1.derecede rol oynayan
Temel
Karamollaoglu, daha sonra TBMM çatısı altında
milletvekili olarak görev alır.
Ahmet Yücetürk: Katliamı seyreden General.
Sivas Tugay Komutanı..
ĞŞevket Kazan: DYP-REFAH koalisyonunun bir dönem Adalet
Bakanı..Sivas katliamini gerçekleştiren grubun
avukatı..
.
Devlet yetkililerinin açıkça taraf
tutmaları, güvenlik güçlerinin ilk
soruşturmasını da etkilemiştir. Saldırı
öncesinde, sırasında ve sonrasında yeterince önlem
alınmadığından insanlar yakılmış,
saldırgan fasist ve gerici katiller ellerini kolllarını
sallayarak kent dışına çıkmış ve
izlerini kaybettirmişlerdir. 10-15 bin saldırgandan ancak 35
kişi, katliamdan bir gün sonra gözaltına
alınmıştır. Artan toplumsal tepkiler sonucu,
gözaltına alınanların sayısı daha sonra 190a
çıkarıldı. Gözaltına alınanlar
hakkında Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri
Yasasına muhalafetten dolayı soruşturma
başlatılmış, fezlekeler bu doğrultuda
hazırlanarak Cumhuriyet Savcılığına
sevkedilmişlerdir. Soruşturmanın bu yetersiz
çerçevede kalması sonucu, 190 kişiden 124ü
tutuklanmış, geri kalanlar serbest
bırakılmışlardır.
Bu olaydan sonra Emniyet Müdürü ile Vali hemen
görevden alınır. Katliam soruşturması, Aziz
NESĞÂÂNin tahrikleri ekseninde yürütülür.
Emniyet tahkikatı bu yöndedir ve Savcılık da böyle
bir yol tutturmuştur. Cumhuriyet Savcılığı
soruşturmasında, katliamı planlayan ve başlatan
örgütler üzerinde durmamış, saldırıyi
Aziz NESĞÂÂNın tahriklerine bağlamış ve
iddianameyi, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri
Yasası`na muhalefet temelinde hazırlamıştır.
(Sivas Savcısının hazırladığı iddianame:
Hazırlık 1993/2460, Sivas Asliye Ceza Mahkemesi)
Ankara DGM Savcılarının 1 Nolu DGMye
sunduğu iddianamede de, Sivasta Pir Sultan ĞŞenlikleri ve bu
şenliklere katılan, bir konuşma da yapan, Aziz
NESĞÂÂN gibi dini inkĞ¢r etmekten öte,
ĞÂÂslĞ¢m dinini küçültücü,
aşağılayıcı bir kitabı da neşrettiren,
Türk halkına aptal demekten çekinmeyen kişilerin davet
edilmesi gibi ifadelere yer verilmiştir. DGM Savcıları da,
katliamı planlayanları ve başlatan örgütleri
ortaya çıkarmaktan yana olmamış ve olayları Aziz
NESĞÂÂNin tahrikine bağlamışlardır. Ankara 1
nolu DGMye sunulan iddianamede Sivas Katliamı şöyle
anlatılmaktadır:
ĞÂÂDDĞÂÂANAME: 02. 07. 1993 Cuma günü
her yıl olduğu gibi Sivas`in Banaz Köyünde
yapılmakta olduğu söylenilen Pir Sultan Abdal
ĞŞenliklerinin bu yıl Sivas şehrine dikilen Pir Sultan
Abdal Abidesinin açılışı nedeniyle Sivas il
merkezinde yapılmış olması, toplantıya
ĞÂÂslam dünyasında tepki yaratan ĞŞeytan
Ayetleri Kitabını Türkiyede de yayınlayan Aziz Nesinin
davet edilmesinin, il içinde olumsuz bir ortamın
doğmasına neden olduğu gözlenmiştir. Sivas ilinde
yaşayan vatandaşların bu duruma hassasiyetlerini
gösterecekleri ve bir büyük olayın geleceği
önceden bilinmesi de bir yana, yasal ve emniyet tedbirlerinin bu
tür olayları önlemede etkin bir çare
olamayacağı açıktır...
ĞÂÂslam dünyasında tepki yaratan
ĞŞeytan Ayetleri kitabının Türkiyede
yayınlanmasını yürüten ve Türk toplumunda
sergilediği hareketleriyle hiç de iyi izlenim bırakmayan
Aziz Nesinin bu merasime (4. Pir Sultan Abdal şenliği) davet
edilmesi, geleneksel olarak Pir Sultan Abdal ĞŞenliklerinin her
yıl Banaz Köyünde yapıldığını
düşünürsek, bu şenliğin Sivas ĞÂÂl
Merkezine getirilmesi; kamu davasındaki bu olayı
hazırlamıştır.
ĞÃ‚Âşte 02. 07. 1993 gününün Cuma
olması ve camilerden çıkan halkın, fanatik dincilerin
yönlendirmesiyle, yetkililerce olayın önlenmesi için
yeterli tedbirin alınmaması ve geciktirilmesi,
Ayrıca, fanatik toplulukça şenlikten bir
gün önce il merkezinde yayınlanan gazetelerde
açıklamalar yapılması ve halkı
kışkırtan bildiriler dağıtılması;
Hele hele Aziz Nesinin ĞÂÂslam Dinine karşı
tutum ve davranışları ve açıklamaları;
Kapalı bir salonda düzenlenen toplantıda
terör örgütü militanları için saygı
duruşunda bulunulması;
Eylemin hazırlayıcı nedenleri arasında
sayılabilir.
Sivas ilinde meydana gelen bu vahim olay için de, Bu
şenlik neden ĞÂÂl Merkezinde yapılmıştır,
neden Cuma gününe rastlatılmıştır, neden
genelde halk tarafından hareketleri hiç de hoş
karşılanmayan Aziz Nesin şenliğe davet edilmiş,
kendisine konuşmalar yapma imkanı tanınmış, neden
şenlikle hiç ilgisi olmayan terör örgütü
militanları için saygı duruşunda bulunulmuştur?
soruları cevapsız kalmaktadır.
Bir yanda Marksist-Leninist düzene dayalı devletin
ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğüne yönelik oluşturulan yasa
dışı terör örgütleri, özellikle PKK
terör örgütünün; bir yanda fanatik dincilerin laik
devlet düzenini cebren ilga edilip, yerine şeriat devlet
düzeninin getirilmesine ilişkin;
... Їalışmaları Sivas olayında
tahrik ve teşvik şeklinde görüntülenerek
gövde ve güç gösterisi oluşturulmuştur.
Olaydan bir gün önce sokağa dökülen
Marksist-Leninist düzene dayalı, devletin ülkesi ve
milletiyle bölünmez bütünlüğüne
yönelik Dev-Sol, Dev-Genç, PKK terör örgütlerinin
militanlarının katılmasıyla Sivas sokaklarında
yapılan yürüyüş ve Aziz NESĞÂÂNin
konuşmaları sergilediği tavrı, bir gün sonra
meydana getirilecek olayların tahrikçisi olmuştur...
Ankara 1 Nolu DGM de gerekçeli kararında (E:
1993/106, K: 1994/190), saldırıyı ve katliamı Aziz
NESĞÂÂNin tahrikine bağlayarak olaylarda bir örgüt
aramanın gereksiz olduğuna karar vermiş,
sanıkların cezasında da dörtte bir oranında
indirim uygulamıştır.
Oysa saldırının ve katliamın
örgütlü olarak planlandığına dair tanık
ifadeleri ve belgeler bulunmaktadır. ĞÅ“stelik bunların
tümü mahkemeye sunulmuştur. Olaylardan iki gün
önce kentte, Müslüman Kamuoyuna başlıklı bir
bildirinin dağıtıldığı biliniyordu.
ĞŞenliklerin birinci gününün akşamı,
Halkımıza Їağrı başlığı
taşıyan ikinci bir bildirinin
dağıtıldığı da vurgulanmıştı.
Malatya Valisi, saldırıdan bir gün önce bir otobüs
dolusu Aczmendi militanının Malatyadan Sivasa geldiğini,
basına söylemiştir. Yine daha önce
aktardığımız gibi, şenliklerin birinci ve ikinci
günleri, Sivastaki yerel sağ basın organları
(Hürdoğan, Bizim Sivas, Hakikat, Anadolu, Yeni ĞÅ“lke
vb.) dağıtılan bildirilerin içeriğine uygun ve
tahrik edici yazılar yayımlamışlardır.
Bu yazılı kaynaklara ek olarak, TBMMnin olayla ilgili
kurduğu Araştırma Komisyonu`na ifade veren çeşitli
görevlilerin anlatımlarında da ilginç bilgiler vardir.
Doğukan ĞÖNER: (Sivas Emniyet Müdürü
:
... Bu Perşembe günü de, Aziz NESĞÂÂN Buriciye
Medresesine gitmiş, Buriciye Medresesinde öğleye kadar kitap
imzalamış, o akşama kadar belirli yerlerde gezmiş. O
akşam çıkıp Madımak Oteline gitmiş. Gece saat
21.00de bir tek siyasi şubemizin korumasıyla birlikte
yanında 8 kişi ile Madımak Otelinden
çıkmışlar, Atatürk Caddesinden inmiş
aşağıya; orada Sarayhan Restorantı var; Sarayhan
Restorantına yaya gitmişler. Orada içki içtikten sonra
da yine yaya olarak aynı ekiple o şekilde gitmişler. Yani
ben şunu arz etmek istiyorum, yani olay bir tek Aziz NESĞÂÂNe
yönelik olan bir hadise değildir.
... Bu işte kesin provokasyon vardır. Bu işte
kesin dışarıdan gelme birtakım güçler
vardır. ĞÂÂlk defa camiye gittiğim zaman o caminin ön
tarafında belirli birtakım gruplar vardı... Ben o
grupları Madımak önünde görmedim...
Mehmet YILDIZ (Sivas Emniyet Asayiş
Müdürü
: Heykel getirildi, topluluğun
önüne atıldı. Atılınca gerçekten
insanlar artık çok çılgınca hareket
ediyorlardı. Dişleriyle dahi ısıranları
gördük, kafasını vuranları gördük...
Paşa Camisinden anons edilince, diyelim ki 200 kişi pankart
astı. Amerikan Bayrağını yaktılar...
Millet Partisi ĞÂÂl Başkanı: Paşa
Camisinde namaz bitmişti, bir kısım imamı beklemeden
namaz biter bitmez dışarıda bir gürültü
patırdı oldu... Amerikan Bayrağının
yakılışını bizzat gördüm. Pankartı
da cami duvarında asılı olarak gördük.
Dr. Hüseyin POLAT (Tabiblar Odası
Başkanı
: ĞÖncelikle bu saldırı
devlete karşı yapıldı. Laik Cumhuriyete ve
Atatürke karşı yapıldı. Belediye Başkanı
Karamollaoglu, Gazanız mübarek olsun diyerek manevi destek verdi.
Mehmet TALAY (Kültür Bakanlığı Sivas
ĞÂÂl Müdürü
:
Aziz NESĞÂÂN Sivasa ilk kez gelmedi. Aziz NESĞÂÂN bundan
yedi, sekiz ay veya bir sene kadar önce kitap imza gününe
gelmişti. Sonra Aziz NESĞÂÂNin konuştuğu gün
Perşembe günü, olaylar 24 saat sonra çıkıyor.
Tepki olarak olsaydı aynı gün tepki olurdu...
ĞŞakir ĞŞEKER (ANAP ĞÂÂl
Başkanı
: Caminin içinden insanlar
çıkmaya başladığı anda, 20 veya 25
kişilik namazla hiç alakası olmayan ve namaz kılmayan
bir grup, bahçede namaz kılan yere gelir ve bunlar bir pankart
açarlar, arkasından da bir Amerikan Bayrağı ateşe
verilir...
Yine kamu tanıklarından Emniyet görevlileri :
ĞÂÂzzet KARADAĞÂÂ, Erol ЇĞÖL, Refik
SUNGUR, Nazım GĞÅ“NAYDIN, Orhan Veli KARADAYI, Mehmet
ĞÖZBEK, ĞÖmer Faruk ĞÅ“NAL hazırlık
ifadelerinde ve Mahkemedeki ifadelerinde saldırının ve
katliamın organizeli olduğunu belirtirler.
Belgelerden ve tanıkların anlatımlarından
anlaşıldığı gibi, Sivas katliamı tahrik
sonucu değil, örgütlü ve planlı
hazırlıkların sonunda gerçekleşmiştir.
Davanın ilk duruşması, Ankara 1 No`lu DGMde 21.
10. 1993 günü yapıldı. Duruşmayı izlemek
üzere binlerce kişi Ankara DGM önüne geldi. Binin
üstünde polis Adliyenin geliş yollarını
çevirmişti. Saldırganların yakınlarının
ve avukatlarının dışında kimseyi Adliyeye
yaklaştırılmıyorlardı. Sivasta katledilenlerin
aileleri ve avukatları içeri alınmadılar. Emniyet
güçleri, duruşmayı izlemeye gelenlere ve
katledilenlerin yakınlarına acımısızca
saldırdılar. Kadınları saçlarından tutarak
yerlerde sürüklediler ve copladılar. Ağza
alınmayacak küfür ve hakaretler yapıldı.
Birçok kişi gözaltına alındı.
ĞÂÂlk duruşma böyle başladı.
Yakınlarını kaybeden aileler ve müdahil avukatları
sonraki duruşmalara katılma imkanı buldular. Sanıklar,
her duruşmada müdahil avukatlara ve yakınlarını
kaybeden ailelere sözle ve el hareketleriyle hakarette
bulunuyorlardı. Mahkeme heyeti bu tür hareketlere müdahale
etmiyordu.
Müdahil avukatlar, katliamla ilgili elde edilmiş
fotoğrafları, filmleri ve benzeri belgeleri mahkemeye sundular.
Mahkemeye sunulan belgelerde saldırganlar, somut olarak
görülüyordu. Ancak mahkeme heyeti avukatların
belgelerin incelenmesi istemini kabul etmedi. Daha sonra davanın
gelişimini, tanıkların ifadelerini basından ve
kamuoyundan gizlemek için gizlilik kararı alındı.
Müdahil avukatlar, mahkeme heyetinin tutumunu yanlı görerek
reddi hakim isteminde bulundular. Avukatların bu istemi de reddedildi.
Mahkemenin yanlı tutumu karşısında,
müdahil avukatlar, yaptıkları bir açıklamayla
duruşmalara katılmama kararı aldılar:
Bunca tepki ve uyarıya karşın, mahkeme heyeti
kararında direnerek yargılamayı yürüttü.
Gizlilik içinde yürütülen yargılama 26. 12. 1994te
karara bağlandı. Mahkemenin gerekçeli kararı
şöyledir:
Gerekçeli Karar: ...Sivas olaylarının devlete ve
laik düzene yönelik olmadığı, Aziz
NESĞÂÂNin ĞŞeytan Ayetleri kitabını
yayınlamasına duyulan öfke, kin ve nefretin
oluşturduğu tahrik sonucu ve Aziz NESĞÂÂNe yönelik
bir eylem olduğu, kast edilen Aziz NESĞÂÂN olmasına
rağmen hedefde sapma sonucu 37 masum insanın ölümü
ile sonuçlanan bu olayların, laik-antilaik veya mezhep
çatışması olmadığı, sadece
ĞÂÂslam dinince mukaddes sayılan değerlerin
aşağılanmasına tepki gösterildiği, Aziz
NESĞÂÂNin Anadolunun herhangi bir vilayetinde da aynı tepkiyi
görebileceği, dolayısıyla şahsa yönelik
eylemin bir başka amaca çekilerek kamplaşma ve
kutuplaşma yaratmasının hukuki ve sosyal bir yararı
olmadığı kanaatindeyiz.
... Olayların müştekisi Aziz NESĞÂÂNin,
Bakanlar Kurulunun 24. 08. 1989 tarih ve 1989/14479 sayılı
kararnamesinde, yazarı Salman RĞÃ…â€œĞŞDĞ olan
ĞŞeytan Ayetleri isimli kitabın Türkiyeye
sokulması ve dağıtılmasını
yasakladığı, Türkiyede bu yasağa rağmen
adı geçen kitabı Aydınlık Gazetes`inde
yayınladığı ve bu kitabın içeriği
itibarıyla Müslümanların Peygamberi ve eşlerine
karşı tahrik ve tazyif edici ibarelerin bulunması sebebiyle
tüm Müslüman halkı bu yayından dolayı
haksız şekilde tahrik ettiği, böylece olayların
çıkmasının müsebbibi bulunduğu
anlaşıldığından, sanıklara tayin olunan ceza
TCKnun 51/1 maddesi gereğince anisbetinde indirilecek... hapis
cezasıyla ayrı ayrı cezalandırılmalarına...
(Ankara 1 No`lu DGMnin Gerekçeli Kararı, Sayfa: 461/465)
Böylece Sivas katliamı davasının 22
sanığı hakkında 15er yıl, 3 sanığı
hakkında 10ar yıl, 54 sanığı hakkında 3er
yıl, 6 sanığı hakkında 2şer yıl hapis
cezası, 37 sanığı hakkında da beraat kararı
verildi.
DGMnin kararında katliamı gerçekleştiren
faşist (ırkçı-şeriatçı
örgütlerden söz edilmediği gibi, katliam Cumhuriyete ve
laikliğe karşı bir eylem olarak da
değerlendirilmemiştir. Ama bir suçlu gerekliydi ve o da
bulunmuştu: Aziz NESĞÂÂN. ĞÅ“stelik bu hiç de yeni
bir şey değildi; devletin yetkilileri, siyasi iktidarın
sözcüleri, emniyet yetkilileri ve savcılar da, Sivas
katliamının örgütlü bir hareket
olmadığını, Aziz NESĞÂÂNin tahrikiyle ortaya
çıkmış bir tepkinin sonucu olduğunu, olayın
ilk gününde açıklamışlardı.
Müdahil avukatlar, DGMnin kararını taraflı,
hukuka ve adalete aykırı olarak niteleyerek,
ayrıntılı bir savunmayla temyize gittiler. Yargıtay 9.
Ceza Dairesi, Esas No: 1996/688, Karar No: 1996/4716 kararıyla,
Katliamın Cumhuriyete, Laikliğe ve Demokrasiye yönelik
olduğunu belirterek DGMnin kararını esastan bozdu.
Davanin görüldügü siralarda artik iktidar degismis
DYP-REFAH Koalisyonu`nda Basbakanlik koltuguna Necmettin Erbakan
oturmustur.Iste tam bu dönemde gündeme damgasini vuran MGK nin
irtica karsiti deklerasyonlari ile 28 subat süreci baslamistir.Bu kez
dengeler altüst olmustur.MGK nin verdiği ayarla cark eden
bagimsiz yargi 3-5 yil hapis cezasi istediği katliam sorumlulari
hakkinda DGM `lerde yeniden actigi davalarla ömür boyu hapis
cezasi ve idam istemiyle davalar acar.Gercek suclulara dokunulmadan verilen
27 Kasim 1997 tarihli hükme göre 33 saniga idam cezasi verilir.
Yapilan degerlendirmelerde bu davanin Istiklal Mahkemeleri sonrasinda,tek
bir davada,bu kadar idam cezasinin verildiği ilk dava oldugu vurgusu
yapilir.Yargi,MGK kararlarini da göz önünde bulundurarak
,bir yandan islamcilara gözdagi veriyor,bir yandan da gerceklestirilen
katliamda devletin rolünü örtbas ediyordu.
Ankara 1 No`lu DGM, Yargıtayın bozma kararına
uyarak yargılamayı yeniden başlattı. Karar, 28. 11.
1997de açıklandı. Mahkemenin Esas No: 1996/84, Karar No:
1996/199 Gerekçeli Kararında şu ifadelere yer veriliyordu:
... 7-8 saatlik uzun bir zaman süreci içerisinde
güvenlik görevlilerince yapılmış olan
çeşitli uyarılara rağmen dağılmayarak
Hükümet Konağın`ın önünde bulunan
güvenlik görevlilerini kurduğu barikatın da
zorlanıp devlet ve hükümetin ilde temsilcisi olan valiye
ĞŞerefsiz vali, Vali istifa şeklinde,
yürüyüşler ve toplanmalar sırasında
Cumhuriyetçilik ve laiklik ilkelerine aykırı biçimde
ĞŞeriat gelecek zulüm bitecek, Cumhuriyeti burada kurduk,
burada yıkacağız, Yaşasın şeriat, kahrolsun
laiklik, ĞŞeriat isteriz, Dinsiz laikler sloganlarının
atılması, bir kısım işyeri, mesken ve
araçların yakılması Yak yak sloganları
altında güvenlik görevlilerinin kurduğu barikatın
cebir kullanılmak suretiyle açılıp otelin
yakılması suretiyle 35 kişinin
öldürülmüş ve çok sayıda kişi ve
güvenlik görevlisinin yaralanmış bulunması ve
nihayet Türk ĞÂÂnkılabının temel
taşlarından birisi olan Sivas Kongresinin
imzalandığı ve sonradan müzeye
dönüştürülmüş bulunan bina ile
önündeki Atatürk Heykelinin tahrip edilmiş olması,
olayda kullanılan cebir, bir kısım icra hareketlerinin
TCKnin 146. Maddesinde belirtilen sonucu yaratmaya elverişliğinin
ve Aziz NESĞÂÂNin düşünce ve
davranışları bahane edilmek suretiyle Anayasal düzenin
en önemli ilkelerinden olan Cumhuriyetçilik ve laiklik
ilkelerinin ortadan kaldırılmasına yönelik
bulunduğunu tüm açıklığı ile ortaya
koymaktadır...
DGMnin kararında 33 sanığa idam,
diğerlerine de muhtelif ağır hapis cezaları verilir.
Mahkemenin kararı taraflarca temyiz edilmiştir,
Yargıtay 9. Ceza Dairesinin, 24. 12. 1998 günü verdiği
kararda saniklara verilen hapis cezaları onaylanırken, 33 idam
cezası ise bazı usül noksanlıkları nedeniyle
bozulmuştur. Dava bir kez daha DGM önüne gelmistir.
Bu arada Sivas katillerinden 6`sının Almanya`ya
kaçmış olmaları nedeniyle,
bir Sivas Davası da Almanya`da da başlatildı. Cezaları
onanan sanıklar, bu katliamı gerçekleştiren kimseler
olmakla birlikte; olayın asıl tertipçileri, perde
arkasındaki karanlık güçler ve onların devlet
bağlantıları henüz açığa
çıkarilamamıştır. Olayın asil faillerinden
Refah Partili Sivas Belediyesi Encümen üyesi Cafer Erçakmak
henüz yakalanmamıştır. O günün Belediye
Başkanı, bir zamanlarin Milletvekili, Temel Karamollaoğlu
yargılanmamıştır.
Son olarak Sivas Katliami hükümlülerinden 57 kisi en son
cikarilan Topluma Kazandırma Yasasi'ndan yararlanmak için
basvuru yaparken,bu dava Ankara 1 No'lu DGM'de yeniden görülmeye
baslandı...
KATILERI TOPLUMA KAZANDIRMAK GEREK
____________________
!! Dost Dost dedik nicesine sarildim Sadik Dost Kara toprakmis !!