|
Member Cevaplar: 274 kayıt olmuş: 27/1/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 13/5/2008 Saat 22:08 |
|
|
BİZ TüRKLER
*Faziletliydik:
Kimsenin malına, mülküne gÖz dikmezdik. Kimsenin
namusuna yan bakmazdık. Hırsızlık nedir bilmez,
dilenciliği meslek edinmez, kimseyi de küçümsemezdik.
*Dürüsttük:
Bir zamanlar Londra Ticaret Odası'nın en gÖrünür
yerinde şu mealde bir tavsiye levhası asılıydı:
"Türklerle alışveriş et, yanılmazsın."
*İtibarlıydık:
Bir zamanlar Hollanda Ticaret Odası'nın toplantılarında
oylar eşit çıkınca Osmanlılarla
alışverişi olan tüccarın oyu iki
sayılır, onun dediği olurdu.
** *Temizdik:
Yere bile tükürmezdik. Hatta, Osmanlı askeri
teşkilatını Avrupa'ya tanıtmasıyla meşhur
Comte de Marsığil, yere tükürmedikleri için
atalarımızı şÖyle eleştiriyor: "Türkler
hiç bir zaman yere tükürmezler. Daima yutkunurlar. Bunun
için de saçlarında sakallarında bir hararet olur ve
zamanla saçları, kaşları, sakalları
dÖkülür." *Çevreciydik:
Kurak günlerde ücretle adamlar tutup sokaktaki ulu
ağaçları sulatır, gÖçmen kuşların
yorgunluk atması için saçak altlarına kuş
sarayları yapardık. Bunlara Öyle çok Örnek var ki,
saymakla bitmez.
*Harama el sürmezdik:
Fransız muellif Motray, 1700'lerdeki halimizi şÖyle
anlatıyor:
"Türk dükkânlarında hiç bir zaman tek
meteliğim kaybolmamıştır. Ne zaman bir şey
unutsam, hiç tanımadığım
dükkâncılar arkamdan adam koşturmuşlar, hatta
bir kaç kere Beyoğlu'ndaki ikametgâhıma kadar
gelmişlerdir."
*Medeni idik:
İngiliz sefiri Sor James Porter ise, 1740'ların Türkiye'si
için şunları sÖylüyor:
"Gerek Istanbul'da, gerekse imparatorluğun diğer
şehirlerinde hüküm süren emniyet ve asayiş,
hiç bir tereddüde imkân bırakmayacak şekilde
isbat etmektedir ki, Türkler çok medeni insanlardır."
*Dosdoğruyduk:
Fransız generallerden Comte de Bonneval ise, şu hükmü
veriyor:
"Haksızlık, murabahacılık, inhisarcılık ve
hırsızlık gibi suçlar, Türkler arasında
meçhuldur. Öyle bir dürüstlük
gÖsterirler ki, insan çok defa Türklerin
doğruluklarına hayran kalır."
*Hırsızlık nedir bilmezdik:
Fransız muellif Dr. Brayer,1830'ların Istanbul'unu getiriyor
Önümüze:
"Evlerin kapısının şÖyle bÖyle
kapatıldığı ve dükkânların
çoğunlukla umumî ahlâka itimaden açık
bırakıldığı Istanbul'da her sene azamı
beş-altı hırsızlık vak'ası
gÖrülür." Ubicini Dr. Brayer'i şÖyle
doğruluyor: "Bu muazzam payitahtta dükkâncılar, namaz
saatlerinde dükkânlarını açık
bırakıp camiye gittikleri ve geceleri evlerin kapısı
basıt bir mandalla kapatıldığı halde, senede
dÖrt hırsızlık vakası bile olmaz. Ahalisi
sırf Hiristiyan olan Galata ile Beyoğlu'nda ise
hırsızlık ve cinayet vak'aları olmadan gün
geçmez."
*Naziktik:
Edmondo de Amicis isimli Italyan gezgini, yine 1880'lerin "biz" ini
anlatıyor bize:
"Istanbul Türk halkı Avrupa'nın en nazik ve en kibar
insanlarıdır. Sokakta kavga enderdir. Kahkaha sesi nadirattan
işitilir. O kadar müsamahakârdırlar ki; ibadet
saatlerinde bile camilerini gezebilir, bizim kiliselerde
gÖrdüğünüz kolaylığın çok
fazlasını gÖrürsünüz."
*Cihana Örnektik:
Türkiye Seyahatnâmesi'yle meşhur Du Loir'un 1650'lerdeki
hükmü şÖyle:
"Hiç şüphesiz ki, ahlâk bakımından
Türk siyasetiyle medeni hayatı bütün cihana Örnek
olabilecek vaziyettedir." Şefkatimiz yalnızca insana yÖnelik
değildi, hayvanları, hatta bitkileri bile kapsıyordu. Hayata
karşı saygılıydık: Bu konuda dilerseniz Elisee
Recus'u dinleyelim, bize 1880'lerdeki halimizi anlatsın:
"Türklerdeki iyilik duygusu hayvanları dahi
kucaklamıştır. Bir çok kÖyde eşekler haftada
iki gün izinli sayılır... Türklerle Rumların
karışık olarak yaşadığı kÖylerde
ise bir evin hangi tarafa ait olduğunu kolaylıkla
anlayabilirsiniz. Eğer evin bacasında leylekler yuva
yapmışsa, bilin ki o ev bir Türk evidir."
(Küçük Asya, c. 9)
*Hayırseverdik:
Comte de Marsigli'yi tekrar dinleyelim:
"Yazın Istanbul'dan Sofya'ya giderken dağlardan anayol
üzerine inmiş kÖylülerin yolculara bedava ayran
dağıttıklarına şahit oldum." Aynı muellif,
ceddimizin hayırseverlikte fazla ileri gittikleri kanaatindedir.
ŞÖyle diyor: "Fakat şunu da itiraf etmeliyim ki, bu
dindarane hareketlerinde biraz fazla ileri gitmektedirler.
İyiliklerini yalnız insan cinsine hasretmekle
kalmayıp,hayvanlara ve hatta bitkilere bile tesmil ederler." Bu
tespiti, İslâm ve Türk düşmanı avukat Guer
misallendiriyor: "Türk şefkati hayvanlara bile samildir" dedikten
sonra şu Örneği zikrediyor: "Hayvanları beslemek
için vakıflar ve ücretli adamları vardır. Bu
adamlar sokak başlarında sahipsiz kÖpeklere ve kedilere et
dağıtırlar. Sokaktaki ağaçların
kuraklıktan kurumasını Önlemek için bir fakire
para verip sulatacak kadar kaçık müslümanlara bile
rastlamak mümkündür..." "Kaçık"
lığın kaynağını da veriyor adam: "Bir
çokları da sırf azad etmek için kuşbazlardan
kuş satın alırlar. Bunu yapan bir Türk'e bir gün
yaptığı işin neye yaradığını
sordum. Küçümseyerek baktı ve şu cevabı
verdi: "Allah'ın rızasını tahsile yarar."
*Galiba geçmişimizden uzaklaşmak bize çok pahalıya
patladı. Ne dersiniz ?...
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 14/5/2008 Saat 05:11 |
|
|
Eline yüreğine sağlık sevgili Gokkiz evet aynen
betimlediğiniz gibiymişiz...
Bence halende kendimize has kültürümüz biraz asimilede
olsa devam etmekte. şunu iddia ediyorum Türk insanı
fakirliğimize rağmen bol bulamaç yaşar. Bol
bulamaç yaşamak kötü müdür. Kötü
olmayabilir. Bu bir kültür, bir yaklaşım
meselesidir.
ĞÂÂnsanlar yemeği bile bol bulamaç hazırlarlar, ve
hakikaten son anda bir misafir çıkagelse her halikarda herkes
doyar. Hatta yemek yetmeyecek gibiyse de ev sahibi aç kalır,
misafiri doyurur. ĞÖrneğin Belçika'da böyle bir
şey mümkün değildir, bir yere habersiz giderseniz ev
sahibi hazırlıksızdır, yemeği
sınırlı hazırlamıştır, yemek zamanı
gözünüzün içine baka baka yemeğini yer, siz
de yutkunur durursunuz. (Başımıza geledi
)
Sevgili Gokkiz bence bu duruma gelmemizin asıl nedenlerinden biri
bizim ülkemizin kültüründe dolaylı anlatım
insanı havalı yapar, ama havalı olmak sonucunda
yapılması istenen işe bir faydası olur mu, onda
şüphem var.
Bakın Amerika'nın, veya ĞÂÂngiltere'nin, veya
Almanya'nın başkanı, dışişleri bakanı,
basın sözcüsü, parti yetkilisi gibi insanları
basın karşısına çıkıp bir şey
söylediklerinde ne dediklerini, ne anlatmak istediklerini
anlıyorum. Türkçe ana dilim olmasına rağmen
bizimkiler basın karşısına çıkıp
konuştuklarında ne dediklerini, neyi anlatmak istediklerini ancak
aşağı yukarı anlıyorum, ancak tam anlamam
için ertesi gün iç politika uzmanlarımdan birine sormam
gerekiyor.
Ne dersiniz belkide bizi bu duruma 1950 li yıllardan itibaren bu
davranışlar, yönetim getirdi...
Sevgiyle
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 14/5/2008 Saat 05:19 |
|
|
Bakın sonra biz nasılmışız. Їokta
hoşuma gitti.
1. Kağıt mendili kumaş mendil gibi günlerce
buruşuk şekilde cebinde taşır.
2. Rüzgarlı havalarda küller uçmasın diye
küllüğe su koyar.
3. Serçe parmağını kulağına sokup iyice
sallayarak karıştırır.
4. Ancak bir Türk gazete bulmacasını hep
başkalarına sora sora çözebilme becerisini
gösterip kendisi çözdü diye sevindirik olabilir.
5. Sakal traşı olduktan sonra kanayan yerlerine
küçük kağıtlar yapıştırır.
6. Soba borusu akıttığında yoğurt
kaplarını telle soba borusuna bağlar.
7. Nezle olunca tuvalet kağıdını uzun bir şerit
yaparak kullanır.
8. Diş fırcasıyla dişini firçalamayıp da
saçını boyamak için kullanan birini
görürseniz, o saçını seven bakımlı bir
Türk'tür.
9. Konuşma yeteneği olan hayvanlara ilk olarak küfür
etmesini öğretir.
10. Їorabının kirlenip kirlenmediğini burnuna
götürüp kısa süreli koklayarak anlayan kişi
temizliğine düşkün bir Türk'tür.
11. Daha birinci telefon zili çaldığında telefonun
başına dikilir ama açmak için ikinci kez
çalmasını bekler.
12. Bir dükkana girip onun bunun fiyatını sorduktan sonra
"Abi araba beş dakka dursun, ben hemen geleceğim" deyip 2 saat
sonra gelir.
13. Cebinden çıkardığı paraların içinde
en eskisini özenle arayıp bulduktan sonra para üstü
verir.
14. Trafikte ambulansın peşine takılıp
kalabalıktan kurtulup uyanıklık
yaptığını zanneder.
15. Kağıt paraların üzerine not alır ve
parayı harcadığı için notu kaybeder veya elden ele
dolaşacağını bildiğinden komik yazılar yazar.
(Paranın ön yüzüne "Tehlike anda arkayı
çeviriniz!" yazıp anında çevirince de "ĞŞimdi
değil salak tehlike anında!" yazanlardan bahsediyoruz)
16. Їocuğu yanlışlıkla elini kestiği
veya düştüğü için
ağladığında elini kesti veya düştü diye
çocuğunu döver.
17. Taksi tuttuğunda taksicinin yanına oturur. Eğer
üç dort kişi taksi tutuyorsa taksi parasını
verecek kişi ön koltuğa oturur.
18. Kürdanla dişini karıştırıp önce
çıkarıp bakar sonra tekrar ağzına koyar.
19. Teyp fişi veya televiyon fişi kablosunun bakır teli
dışarı çıkmışsa çocukları
elektrik çarpmasın diye bakır teli selobantla
yapıştırır.
20. Ailece televizyon izlenen bir evde kumanda babanın elindeyse o ne
izlerse diğerleri de onu izlemek zorunda kalır.
21. Їantasının içinde yeni
tanıştığı birisine bile çekinmeden
göstermek üzere en güzel fotoğraflarını ve
aile albümünü taşıyan birisini
görürseniz hemen boynuna sarılmayın yoksa
çantayı kafanıza yiyebilirsiniz çünkü o
kişi bir Türk kızıdır.
22. Bir Türk esnafı , müşterisinden
aldığı parayı önce iki ucundan tutup iki defa
gerginleştirir, daha sonra da güneşe doğru tutup
bakarak sahte olup olmadığını anlamaya
çalışır.
23. Evin bir odasının ampulü patladığı zaman
yenisini almayıp daha fazla kullanmadığı bir
odanın ampulünü onun yerine takar.
24. Evinde bulunan saksıların dibini kül tablası olarak
kullanır.
25. Dişlerini gazoz açacağı, fındık ve ceviz
kıracağı olarak kullanır.
26. ĞÃ‚Âşinde iyi olan birisine hakaretle iltifat eden bir
Türk'ten başkası olamaz. ("ĞŞerefsizin oğlu
ne iş yapmış be kardeşim helal olsun" gibi..)
27. Aracın sinyal lambaları dururken kolunu çıkararak
"Dönüyorum" hareketi yapar.
28. Yemeğin etini en sona bırakır.
29. Trafik ışıkları kırmızıdan
yeşile döndüğünde önündeki herkesi salak
sanarak kornaya basar.
30. Dingildeyen bir masanın ayağına kağıt
sıkıştırma fikri bir Türkündür.
31. Dişlerinin arasından "vııj vııj" diye ses
çıkarır.
32. Tv'de film seyrederken filmin oyuncularıyla muhatap olan ("Dur
oraya gitme öldürecekler seni") Türk sinema severlerdir.
33. Arabasina horoz, köpek sesli korna taktırma fikrinin patenti
bir Türk'e aittir.
34. Gazete kağıdını en iyi şekilde kullanır.
(Cam silme bezi, külah, mendil, sofra bezi..)
35. Plastik yoğurt kabını saksı yapar.
36. Arabasının arkasına yazı yazar. ("Rahmetli de
sollardı", "Tek rakibim THY", "Kıroyum ama para bende")
37. Uçakta bulunan tanıdıklarına uçak
havalandıktan sonra görmeyeceğini bildiği halde el
sallar.
38. Їiğnediği sakızı daha sonra
çiğnemek üzere kafasındaki tülbente
yapıştıran bir Türk kadınından
başkası değildir.
39. Tek abdestle beş vakit namaz kılmak için iki
büklüm kıvranır.
40. Desenlerini çok beğenerek aldığı yeni bir
mobilyanin üstüne başka bir örtü örterek
kullanır.
41. Geçirdiği bir trafik kazasından sonra kanlar içinde
çıkıp çarpılmış arabasına
üzülür.
42. Tüp kaçırıyor mu kaçırmıyor mu diye
kibrit yakıp kontrol eder.
43. Otoyolda otomobilin gaz pedalına tuğla koyup yorulmadan
kullanma fikri bir Türk'ündür.
44. Elektronik hesap makinesini uzaktan kumandasını naylona
sarmış, üzerine ambalaj lastiği geçirmiş
birini görürseniz Türk'tür o.
45. On yıllık bir otomobilin koltuk ambalaj
naylonlarını çıkarmadan kullanma becerisini
gösterir
Alıntı
TĞÅ“RK OLMAKLA GURUR DUYUYORUM.ĞÂÂYĞ KĞÂÂ
TĞÅ“RK DOĞÂÂMUĞŞUM.HEPSĞÂÂ
BĞÂÂZĞÂÂM FARKLILIĞÂÂIMIZDAN VE SICAK
KANLILIĞÂÂIMIZDAN KAYNAKLANAN ĞŞEYLER..........
Sevgiyle
|
|
Site kurucusu Cevaplar: 1061 kayıt olmuş: 11/9/2006 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 14/5/2008 Saat 10:49 |
|
|
Bu konuyu tarihten altin yapraklarda islemstim ben .
Ne idik Ne olduk ne Yaziki diyorum. :t:
____________________ Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 14/5/2008 Saat 11:25 |
|
|
ĞÖzür dilerim gözden kaçımışım
rojin
|
|
Site kurucusu Cevaplar: 1061 kayıt olmuş: 11/9/2006 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 14/5/2008 Saat 12:29 |
|
|
Senin yazdigin deil dost gokkiz yazdigi konu dost
____________________ Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...
|
|
Senior Member Cevaplar: 683 kayıt olmuş: 6/11/2004 Durum: Çevrimdışı
|
|
Yazılış Tarihi: 14/5/2008 Saat 17:53 |
|
|
ah biz turkler ahhhh :puzz:
____________________ kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en
saglam yeri artık bu dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda,
canınızı acıtacak tek nokta yine o dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
|
|
Member Cevaplar: 274 kayıt olmuş: 27/1/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 14/5/2008 Saat 18:50 |
|
|
Paylasimlariniz ve yorumlariniz icin cokca tesekkürler,arkadaslar.
Eksiklerimizi cogalta biliriz dost,kaleme
dökülünce...Aslolan artilari üretmek...
Saygi ve sevgilerimle.
|
|
|
|
Happy Birthday |
Bugün hiçbir kullanıcımızın doğumgünü yok! |
üye Puani |
- Rojin: 10 976 Puanlar
- asliyok: 4 432 Puanlar
- HarmanYeli: 4 396 Puanlar
- KizilZora: 2 048 Puanlar
- life23: 1 675 Puanlar
- gokkiz: 1 657 Puanlar
- BirNefes: 1 048 Puanlar
- Erasmus: 984 Puanlar
- -Pozan-: 785 Puanlar
- Siyahinci: 623 Puanlar
|
|