Bir baba evlenmek üzere olan oğluna tavsiyeleri
---------------------------------------------------------------------------
-----
Bir baba evlenmek üzere olan oğluna tavsiyelerde
bulunuyormuş.
"Son tavsiyemi mutfakta anlatmak istiyorum" demiş.
Mutfağı ve yemek yapmayı bilmeyen delikanlı "Olur"
demiş çekine çekine.
Baba, ocağa aynı büyüklükte üç kap
koymuş, hepsini suyla doldurup üçünün de
altını yakmış.
"Şimdi, istediğim her şeyden iki tane vereceksin bana"
demiş oğluna.
Sırasıyla havuç, yumurta ve kavrulmamış kahve
çekirdeği istemiş...
Oğlu hepsinden ikişer tane vermiş babasına.
Adam iki havucu birinci kaba, iki yumurtayı ikinci kaba ve iki
kavrulmamış kahve çekirdeğini
üçüncü kaba koymuş.
Her üçünü de yirmi dakika süreyle
kaynatmış. Daha sonra kapları indirip yemek masasına
buyur etmiş oğlunu.
Yemek masasında üç tabak duruyormuş. Kaplarda kaynayan
havuçları, yumurtaları ve kahve çekirdeklerini
büyük bir Özenle
tabaklara yerleştirmiş. Sonra oğluna dÖnüp
sormuş: "Ne gÖrüyorsun?" Oğlu
düşünürken açıklamaya
başlamış.
"Havuçlar haşlandıkça aslını kaybedip
yumuşamış.
Yumurtalar gÖrünüşte baştaki gibi sert duruyorlar
ama içleri katılaşmış.
Kahve taneleri ise olduğu gibi duruyor, başta neyseler sonunda da
Öyleler.. "
Sonra asıl tavsiyesine sıra gelmiş:
"Evlilikte aşk ve şefkat birlikte olmalıdır.
Aşksız bir evlilikte her iki eş de şu
gÖrdüğün havuçlar gibi birbirlerini
tüketirler,
eskitirler, pÖrsütürler. Şefkatsiz bir evlilikte ise
eşler birbirlerine ne kadar tahammül etseler de,
şu gÖrdüğün yumurtalar gibi içten içe
katılaşırlar, birbirlerinden uzaklaşırlar.
Aşkın da şefkatin de olduğu bir evlilikte ise,
şartlar ne olursa olsun, eşler tıpkı şu kahve
taneleri gibi,
birbirlerinin yanında kalırlar, kendi kişiliklerini
yitirmezler. Kahve tanelerinin tekrar kaynatılmaya hazır
olmaları gibi,
onlar da birbirleriyle baş başa uzun yıllar geçirmeye
isteklidirler.
Oğlu aldığı bu dersten tatmin olmuşa benziyordu.
"Asıl ders bu değil!" dedi baba. Oğlunun elinden tuttu,
ocağın üzerinde bıraktığı kapların
içinde kalan suları gÖsterdi.
Havuçlardan ve yumurtalardan arta kalan suya bak... İkisinde de
bir tat yok
"Kahve çekirdeklerini çıkardığı kaptaki suyu
yavaşça bir fincana boşalttı. Mis gibi taze kahve
kokuyordu.
Fincanı oğluna uzattı. "İçmek istersin herhalde"
dedi. Oğlu kahvesini yudumlarken konuşmasını
sürdürdü.
"Kahve çekirdekleri gibi birbirlerini tüketmeyen eşlerin
paylaştığı yuva da işte bÖyle olur.
Mis gibi, temiz ve huzur verici. Başka herkesin fincanına koyup
yudumlayacağı taze kahve gibi...
Çünkü onlar birbirlerini harcamayarak, birbirlerine
aşkla ve şefkatle davranarak hayata kendi tatlarını,
kokularını ve renklerini katmayı başarırlar."
alintidir.
____________________
kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en
saglam yeri artık bu dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda,
canınızı acıtacak tek nokta yine o dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz