Pazartesi sağ kolumuzu yıkayacağız. Sonra
vücudumuzun bir yanı kokmasın diye aynı gün sol
bacak. Ve haliyle salı günü sol kol, sağ bacak. Tabi
bunları yaparken Örneğin pazartesi sağ kol ve sol
bacağınızı bir kovaya sokmayı becereceksiniz ki
tasarruf yapmış olun. 0 kovadaki suyu evdeki kaktüsün
dibine dÖkün.
ÇÖlde susuz kalınca yardıma kaktüs
yetişirmiş. Hemen sert yaprağı ikiye
bÖlünür ve aradan çıkan su içilir-miş.
Film izlerken mutfağa giden biri varsa ve bir bardak su rica
edecekseniz artık bir bardak su değil dibine kovayla su
dÖktüğünüz kaktüsün
yaprağını isteyeceksiniz. "Annecim zahmet olmazsa gelirken
bir kaktüs yaprağı getirir misin?"
Bana sorarsanız biraz susuzluğa dayanın ve binbir
uğraşla yetiştirdiğiniz kaktüsün suyunu
içmeyin! 0 Özveriyle yetiştirdiğiniz bitkiyi Ankara
Anakent Belediyesine gÖnderin. Diğer bir Önerim o
kaktüsleri 2009 yerel seçimlerinde sandık
başlarına koyun! Her sandık başında bir
kaktüs. Değerli seçmenler sandık başına
geldiklerinde kaktüse dokunsunlar, hemen akıllarına
susuzluktan ne çektikleri gelsin ve Sn. GÖkçek'e oy
verirlerse daha başlarına neler geleceğini
düşünme fırsatı bulsunlar. Sn. Belediye
Başkanı bir televizyon programında, "yurt
dışında ne kadar felaket olduysa onlara bile yardım
ettik, patlak boruzede yurttaşlarımıza da yardım
ederiz" diyor. 13 yılda doğru düzgün bir altyapı
veya Işıklı Barajı gibi projeler kazanamasa da Ankara
"dost" kazanmışız! Kızılırmak'tan gelen su
nedeniyle salgın hastalıklar başlarsa
yardımımıza koşan çok olacak
anlaşılan.
Baraj yapmaya para kalmamış çünkü belediye
kaynaklarını metroya aktarmış. Alt-üst
geçitler yapmış. Bence o "metro yapıyorum" diye
kazdığı yerleri biraz daha kazsın bari oralardan kuyu
suyu almak için faydalansın Ankaralı. Zira o
kazıların metroya dÖnüşmesi şimdilik hayal.
Ne bir metre ray dÖşenmiş, ne bir tek vagon
alınmış. Her geçişimde "sabunum nerde benim" diye
kendi kendime konuştuğum banyoya benzeyen Kuğulu
Kavşağı'nın da işlevi kalmadı bence.
Kavşak, mavi fayanslı banyo ama ne çare ki
Ankaralı'nın "Kuğulu hama-mı"nda yıkanacak suyu da
yok.
E peki ne yapacağız?
Dağıtılan kÖmürlerin çuvalına biraz
pirinç biraz bulgur koyulur. Çuvalda iyice sallandıktan
sonra çıkarılan "kara kuru bakliyat" bir kaktüsün
dibine gÖmülür. 0 kaktüs bol sülfatlı
Kızılırmak suyuyla sulanır ve belediye binası
etrafında üç kez dolaştırılır, bu
büyüyle Ankara'ya yağmur yağar ve susuzluktan
kurtuluruz. Baktınız bu yÖntem aklınıza
yatmıyor ve bana "olur mu kardeşim bÖyle şey" diye
sÖyleniyorsunuz o zaman size bu rezillikten kurtulmanın ikinci
yolunu sÖyleyeyim. Yerel yÖnetim seçimlerinde sabah
sandık başına gidilir ve üç dÖ-nemlik bu
işkenceye son vermek için Sn. GÖkçek'e oy verilmez. Bu
yÖntemle, hem Melih GÖkçek'ten hem susuzluktan
kurtulmuş oluruz. Karar sizin...