Nefsinizden soyutlanmaktır. Şahsi
çıkarcılıklardan Öte biraz kendinden vermektir,
dağılmış kırıntıları
toparlayıp ellerine batacağını bile bile yerle bir
olmuş kırılgan bir yüreği yap-boz yaparcasına
onarmaya çalışmaktır.
GÖrüp korkmak, ben yapamam demek olmaz. İnsan sevdiğine
feda etmelidir ki feda ettiklerin Ölçüsünde
fedakârsındır...
Nefsinden sıyrılabildiğin kadar sevgi dolu...
GÖzlerindeki ferin parıltısı kadar aşık...
Ve gÖzyaşlarındaki tuzluluk kadar acıklı...
Bu bir sessiz devrimdi aslında her şeyi tüm kuralları
reddeden...
İsyancı değil ama kural tanımaz bir devrimdi...
Her türlü gÖz altıyı, işkenceyi, tutukluluk
halini, sicil bozukluğunu gÖze alarak yola çıkan iki
gÖzlü gÖzlüklü çocuklardık kendi
tanımımızla...
Küçükken yere düşünce daha az
acırdı dizlerimiz, üfleyince geçerdi. Ya da
sevdiğimiz biri "Öpeyim de geçsin" derdi. Sonra Öperdi
oda geçerdi...
Acımazdı artık. Çok hatırlarım kanlı
yaralarda dudak izi bıraktığımı...
dudaklarımda kan içinde bir gül rengi olurdu ki kanla
gül zaten aynı renkte bağdaşırdı...
Öpeyim de geçsin derdik. Öperdik sonra
geçerdi. Yaralarımız çabuk bağlardı
kabuklarını... ve kanatarak yolardık kopartırdık
üstündeki kabuğu, ama bir iki değişimden sonra
geçerdi işte...
İzi kalan yaralar düştüğüz de kimsenin
Öpmediği yaralardır. Yaranız bile bırakıp
giderse yalnız kalırsanız mikroplu ve terli
gÖmleğinizi basarsanız kanın durması için,
izi kalır...
Şimdi o kolunuzun altında izi belirgin olan yarada diz
kapağınızın biraz altındaki belirgin
soyulmuşlukta eskiden kalma bir hatıra değil mi?
Düşünce dizim acırdı Öperdi sevdiklerim
geçti mi derlerdi. Geçti derdim, geçerdi. Yürek yara
alınca Öpülür mü acaba?
Dudaklarının kan içinde kalmasını gÖze alamaz
kimse annenden başka...
Bir annen umursamaz kan-revanı yapışır yaraya
dudakları kan içinde ağlar bir yandan
gÖzyaşları mikropları Öldürsün diye...
Fedakârlık feda edebildiklerinizdir...
İnsan sevdiğine feda etmeli kendini...
Fedakâr olmalı kendinden Ödün vermeden, ama kendinden
Ödün vererek...
Dudaklarda hala kan izi gülle aynı renkte olan,
GÖzlerimde yaz yorgunluğu...
Sen Öpme, o zaman bırak davanı, mücadele etme,
zihniyetsiz davran, ses etme,yorgunluğun ve kendi dizindeki
yaranı bahane et,yakışmayan şeyleri beceriksiz
terzilere biçtirmek için yığınla duygu Öde ve
üzerine yakıştırmaya çalış...
Feda Etmek Fedakârlıktır... Ya Da Fedâkarlık
Feda Edebildiklerindir...
Yarın diğer yarınsa feda etmelidir... Bağrına
basmalıdır. Kan içinde yaraya dudaklarını
bastırmalıdır. Hatasına toprak atmalıdır
kapanması için yardım etmelidir...
Devrim Zordur Bilirsin...
Reddeder her şeyi... ve bu yolda yoldaşlar hatalar yapabilir.
Yolcu değildir hata yapan, yoldaştır yoluna ortaktır
yani...
Yolda bırakırsan yolcu gibi davranırsın, nefsine uyar
korkarsan korkulardan, karanlıktan, çıyandan, nefsinden
yolcu olursun...
Ama yoldaş, aydınlık için karanlığı
gÖğsüne alandır. Kendini yoldaşının
kucağına bırakandır...
Susandır...
Nefsi ile değil yüreği ile hareket edendir...
Öpünce tüm yaraları geçiren ve
Öpüldüğünde hissedebilendir...
Her devrim ilk kendi çocuklarını tüketirmiş...
Ama tükenmeyeceksin, direneceksin en azından
gerçekleşene kadar...
Bu bir "Aşk Devrimi" tüm kaygılardan uzak...
Yollar ve diğerlerinin bu büyük aşka
sÖyleyebileceği hiçbir şey olmamalı ama Öyle
bir büyütmeliyiz Öyle gÖrkemli yapmalıyız ki
sadece ayakta alkışlamak zorunda kalmalılar...
Yoksa inciniriz, yol deriz, zor deriz, laf deriz, nazar deriz, yorgunluk
deriz, türlü bahaneler ile geçeriz yoldan...
Şimdi yüreğimiz acıyorsa Öpelim de geçsin...
Temirağa DEMİR'in "Her Kardan Adam Olmaz" adlı
kitabından alıntıdır.