Deprecated: Function set_magic_quotes_runtime() is deprecated in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_system.php on line 22

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 315

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 315

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 1415

  Pazar, 22. Aralık 2024 06:54   User Online: 89 

Üye bilginiz

Üye merkeziniz

Özel Messajiniz

Ziyaretçi defteriniz

Üye lerimiz

Forumda çikiş

Forumlar

Genel

Kültür

Atatürk

Türkiye

Bilgilendirme

Spor

Site ve Radyo

Arsiv II Genel

Arsiv Kultur

Resim
Sevimli 1Dostluk 3Elde FidanKamelyaFantazi Resim 5Bebek -11Tabiat 1Fantazi Resim 8Bebek -12Kedi -2KaranfilFirat nehiriManzara -10BirbenKaranfil -1Tabiat 5KaplanBebek -10Atatuerk.jpgDostluk Resimi 1

Portal Menüsü
Bilgiller
Bilgi ekle
Ekart
Pano
Haberler
Takvim
Resimler
Şiir
Fikra
Bizi tavsiye et
Site Anket
Site kural Impressum
Download tavsiyeler
 Link Tavsiyeler
Bize ulaşım

Serbest Genel - Allgemein - Rätsel Sisteme girmen gerek


Aşağı git
« Ön  Diğer »
küçükten büyüğe do;ğru sırala büyükten küçüğe doğru sırala      print
Konuyu açan: Konu: Yılmaz Erdoğan'dan barış mektubu...
Site kurucusu
Posting Freak

Rojin
Cevaplar: 1061
kayıt olmuş: 11/9/2006
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bayan
posticons/attention.gif Yazılış Tarihi: 28/6/2009 Saat 15:18  
Tarih: 24.07.2006 Saat: 02:33

Bu bir mektup. Kanamalı bir güvercinin kanadına yazıldı. Hangi yüreğe konarsa o okusun ve bu Ölümcül gidişi durdurmak için yapabileceği bir şey varsa hemen şimdi yapsın diye yazıldı. Ölüm üzerine...

Mayın üzerine yazıldı. Kürtçe meselesi, Türkçe meselesi üzerine bir yakarış bu. Ben...

Yani kalemden başka silah, vicdanından başka pusula tanımayan, bilmeyen ben... Ne elimde dünyayı kurtaracak bir bilgi var, ne düşleri aydınlatacak bir lamba... Elimde sade kelimeler...

Dizlerimin üstüne çÖktüm, ağlıyorum. Takatimin sonundayım ve durun diyebiliyorum sadece. Yalvarırım... Durun! Durdurun!

ünlü tiyatro sanatçısı ve yazar Yılmaz Erdoğan, terÖrün neden olduğu Ölümlerin durması için yazdığı feryat dolu mektubunu Hürriyet aracılığıyla Türk halkına beyaz güvercinle yolladı:

Güvercin Kanadına Mektup

Bu bir mektup. Kuş, güvercin kanadına yazıldı.Kimin vicdanına konarsa o okusun diye. Ölüm üzerine...

Mayın üzerine...

Kürt meselesi... Türk meselesi üzerine.

Güzel kelimeler... Ve çirkin kelimeler üzerine.

Ölüme doğru yapılan bu korkusuz koşudan korkuyorum. Mayınlarla parçalanan kardeş cesetleri odamda, yanı başımda duruyorlar.

Yazdığım her kelimeye daha bir dikkatle bakıyorlar.

Onlar dün parçalandılar.

Yazıklar olsun diye başlıyor aklıma gelen her cümle şimdi.

Yazıklar oluyor zira, insanın biriktirdiği en güzel şeylere.

Yazıklar oluyor, bir çocuğun Kürtçe, Türkçe veya her ne hal ve her ne dilde ise gülümsemesine...

HER SİLAH ÖLDüRüR AMA MAYINDAN KAHPESİ YOKTUR

Sevgiliye hediye almaya, pazar alışverişine çıkmaya, bir bebek sahibi olmaya, sigarayı bırakmaya, piknik yapmaya, bir insanı her şeyden çok sevmeye.... Yazıklar oluyor...

Yazıklar oluyor hayatın bizzat kendisine.

Yapmayın!

Mayınlar dÖşemeyin geleceğinizin güzergâhına.

Bu kalleşin ne zaman patlayacağı belli olmaz.

Bazen yıllar sonra, bir küçük kız çocuğu çiçek toplarken denk gelir, bazen yirmi yaşındayken ve daha Önce hiç gÖrmediğin bir yerde, daha Önce hiç tanımadığın insanların arasında hem anayasal hem siyasal hem mukaddes bir yolculuk sırasında....

İnsanoğlu her melaneti icat etti; ama mayından kahpesi yoktur.

Her silah Öldürebilir, her zaman Öldürme potansiyeli taşır; ama mayın MUTLAKA ÖLDüRüR.

Mayın ıskalamaz! O birini mutlaka Öldürür!

Uğursuz bir pusuya yatar ve patlayana kadar, bir can üstüne basana kadar bekler.

İnsanın icat ettiği EN ÇİRKİN şey silahtır.

Ve silahların EN ÇİRKİNİ MAYINDIR!

Sebebini unuttum kavganın ve umurumda da değil siyasi tartışmalar. Bir tek şey için dua ediyorum her gece, her gündüz: Kimse genç Ölmesin dağlarımızda.

EN GüZEL KELİME "BARIŞ" ARTIK SOYTARI KELİME

Silahlar susmadan sebebi konuşmaya imkan da yok lüzum da.

Aklın sesi, akılsızlık susmadıkça duyulmuyor.

Ve o zaman akla sadece DURUN demek geliyor.

Hemen şimdi DURUN!

Hiçbir haber geçmiyor ajanslar artık, Ölümsüz.

İçinde acı olmayan gecemiz yok..

Ne oldu diyorum yine, kim hangi korkunun, hangi uğursuz hesabın peşinde diye...

Barış artık soytarı bir kelime...

Her ağızda var; ama hiçbir yerde yok.

Nerede bu barış?

O, insanın icat ettiği EN GüZEL kelime.

Ama kelimelerle ne isterseniz onu yaparsınız.

Barış dersiniz; ama savaş manasınadır. Hatta bütün savaşlar barış için yapılır. Ve herkes adil bir barış için savaşır. Ve akıl der ki, aslında savaşmıyorsanız barışmaya başlamışsınız demektir.

Bir barış için yapılması gereken ilk ve belki de tek şey savaşmamaktır.

Silahlar patlamaya başlamışsa orada insanın bulduğu güzel kelimeler orayı terk eder.

SEVDADAN GAYRISINA AĞIDIMIZ OLMASIN

Kelimeler de Ölür bazen... Ve kelime cesetleriyle yaşanmaya başlar hayat.

O kelimelerin, o cesetlerin... Nece olduğu, yani bu Ölülerin Ölürken son nefeslerinde hangi dilde konuştukları artık akılsızlığın gÖlgesinde soğuyan HAYATIN, YAŞAMANIN ta kendisidir.

Ölen yirmisindedir.

Artık, ardından sÖylenen ağıtlar kalır.

Ve Anadolu’da ağıt sıkıntısı yoktur.

Kürtçe’de de, Türkçe’de de binlerce ağıt vardır.

Hatta aynı ağıtın hem Kürtçe’si hem Türkçe’si vardır.

Yürek yakmak iyi bir işse, ikisi de eşit derecede yürek yakmaktadır.

Ama yüreğimizde artık dağlanacak yer kalmamıştır.

Sevdadan gayrısına ağıdımız olmasın artık.

Şimdi hepinizin huzurunda yalvarmak istiyorum.

GÖrdüm anladım, yapacak hiçbir şey kalmadıysa yalvarıyorum işte.

Kendimi küçük düşürmek istiyorum.

Taviz vermek istiyorum.

Kimin elinde bu kanı durduracak bir güç varsa, ister şeytana tapsın ister puta, ister bir tek Allah’a...

DİZLERİMİN üSTüNE ÇÖKTüM YALVARIYORUM

Kimin dudaklarının ucundaysa bunca gencecik hayat, ben ona yalvarmak istiyorum.

Ne olur? Bu işi durdur.

Ben siyaset miyasetten bahsetmiyorum. Dizlerimin üstüne çÖktüm, "Bu genç Ölümleri durdur" diyorum.

Kimse ateş etmesin kimseye.

Hiçbir gerekçeyle.

Hatta kendini savunmak için bile...

Çünkü savunmaya başlayana kadar masumsun ve masum güzel bir kelime, masum kal...

Kim hangi mayının yerini biliyorsa yalvarırım sÖylesin.

Bir kağıda yazsın, bir şişeye koysun, suya salsın sÖylesin.

Kim hangi mayının yerini biliyorsa, kimin gücü yetiyorsa olası Ölümlere engel olmaya, ona yalvarıyorum işte.

İster şeytana tapsın ister puta, ister oralı olsun ister bizim buralı. Gücü yetiyorsa eğer durdursun bu işi.

Ben, bir yurttaş, bir insan olarak kendimi küçük düşürüyorum.

İşte açık açık yalvarıyorum, durdursun durdurmaya gücü yeten.

Süresiz ve sonsuza kadar.

Yalvarıyorum.

Dizlerimin üstüne de çÖktüm ve ağlıyorum işte.

YAZGI BİRİNİ KIŞLAYA BİRİNİ DAĞLARA GÖTüRMüŞ

Sonra sabahlara kadar tartışalım.

Ama şimdi durdur. Yalvarırım.

Gençler, çocuklar Ölüyor, hepsi kardeş, hepsinde aynı muska, aynı yazgı, aynı televizyon, aynı futbol, aynı hayat...

Hepsinin gerisinde dualara bürünmüş paramparça bir sevdalı.

Hepsi genç, hepsi güzel... Hepsi Türk, Hepsi Kürt... Gençler... Yazgının biri kışlaya, diğeri dağlara gÖtürmüş...

Kürtçe’de "cehel" derler.

Kulağa cahil gibi gelir; ama "henüz bilmez" manasındadır, henüz yolun başında manasında...

Yalvarırım ne olacak...

Benden ne eksiltecekse bu yakarış eksiltsin, maksat hayat çoğalsın bu dünya cennetinde.

Bir yangında hep güzel kelimeler yanarken, çirkinleri hayatta kalır...

Kınamak, sÖvmek, hangi haklı gerekçeyle olursa olsun yangına kÖrükle gitmek.

Ben kimseyi kınamıyorum, ben kimseye sÖvmüyorum, ben bu işin tamamını SEVMİYORUM.

Kurtulalım istiyorum bu vebadan.

Kimseyi haklı bulmuyorum, kimseyi haksız bulmuyorum.

Küstüm.

’MIRIN’ DENİR KüRTÇE’DE ’ÖLüM’DüR TüRKÇE’DE

Konuşmuyorum bu konuyu...

Silahlar susana kadar "SİLAHLAR SUSSUN"dan başka konu konuşmak istemiyorum... İstemiyoruz.

Ölmenin, Öldürmenin hiçbir türünü, çeşidini sevmiyorum.

Ben genç bir hayat kurtulsun istiyorum her tür kavgadan.

Hatta kavgayı Öven şiirlerden bile uzak dursun istiyorum.

Her çocuk çirkin kelimelerden uzakta yaşasın istiyorum.

Eğer o kelime çirkinse, çirkinin hizmetindeyse, Kürtçe sÖylemişin, Türkçe sÖylemişin çı fayda...

Hiçbir dil çirkin bir kelimeyi güzelleştiremez.

Ölüm her dilde çirkin bir kelimedir.

"Mırın" denir Kürtçe’de.

Anadolu’da konuşulan bütün dillerde karşılığı vardır.

Bunların içinde resmi olan "Ölüm"dür. Türkçe’dir.

Ve Ölüm kelimesi, resmi ya da gayri resmi her dilde eşit derecede çirkindir.

"Yaşam"a gelince....

Kelimelerin en şahanelerinden.

İçi açık açık ve kelimenin her manasıyla "hayat" doludur...

Ve hayat, varlığından emin olduğumuz tek şeydir...

DİL, BİR OLUŞLAR ZİNCİRİNİN SONUCUDUR

Kürtçe’de "jiyan" denir.

Yaşam, her dildeki en güzel kelimedir.

Belki bir tek rakibi vardır, o da "aşk"tır elbette.

Aşk...

Kürtçe’de "evin" denir.

Bu kelimelerin içinde resmi olan "aşk"tır; ama aşk kelimesi her dilde eşit derecede güzeldir.

Anadolu’da en az iki kişinin birbiriyle konuşup anlaştığı bir dil varsa ben onu bile Öğrenmek istiyorum.

Sadece iki kişi bir dil icat etsin, ben çok merak ederim onu.

Çünkü bu iş Öyle kolay değildir.

Dil yani lenguiç, çok geniş ve karmaşık bir sesler organizasyonudur.

Ve bir dilin oluşması, hiç kimsenin tasarlamasına imkán bulunmayan ve yüzyıllar boyu süren bir olaylar, oluşlar zincirinin sonucudur.

Bazı insanlar başka seslerle, bazıları başka seslerle anlaşırlar...

O sesler onların bünyelerinden, yani hayatlarının, kuşaklar boyu yaşamışlıklarının içinden süzülerek akar.

Sonuç her zaman mükemmeldir.

Çünkü bir dilin yapımında milyon, milyar insanın katkısı vardır ve bu katkı o insanlar yaşadıkça devam eder.

"ACI"NIN YANINA "ŞİFA", "İNTİKAM"A "BAĞIŞLAMA"

İşte bu yüzden bütün diller, insanoğlunun en büyük, en mucizevi eserleridirler.

Ve dil akışkan bir şey, düpedüz bir nehirdir.

Bünyesine uyan her su içine akar.

Her dilde başka dilden gÖçmen kelimeler vardır.

Onlar o dilin yurttaşı olurlar sonra.

Buna bazısı yozlaşma der; ama "yozlaşma" zaten çirkin bir kelimedir.

Güzel dil ya da çirkin dil diye bir şey yoktur.

Hepsi şaşılası bir kolektif çabanın ürünü, birer insan harikasıdır.

Güzel kelimeler vardır, çirkin kelimeler vardır.

Ve bunlar bütün dillere eşit sayıda yayılmıştır.

Her çirkin kelimenin yanına bir tane iyisini eş edeceğiz.

"Acı"nın yanına "şifa", "zor"un yanına "çaba", "intikam"ın yanına "bağışlama"....

"Ölüm"ün yanına "hayat"!

Sivil olan, sivil hakların geliştirilmesini isteyen bir yurttaş, silaha hiçbir zaman elini sürmemelidir.

Haklılığını sivilliğinden alan kişi sivillikten vazgeçerse haklı olmaktan da vazgeçer...

RESMİ OLANI TüRKÇE’DİR AMA HEPSİ ÃƒÆ’Ã¢â‚¬â€œZGüRDüR

Artık sivil de değildir haklı da.

Bir dilde manası çirkin olan, yani çirkin bir şeye isim veya duruma sıfat olan kelime sayısı artmışsa işte o zaman o dil, evet "yozlaşıyor" demektir.

Dil yani lenguiç, iyi kullanılmazsa tehlikeli olur.

Çünkü dil, her türlü kullanıma müsait mükemmel bir ses organizasyonudur.

İnsanları başkalaştırır.

Ama "başka"dan korkmaya gerek yoktur.

"Başka" güzel bir kelimedir.

Çünkü aslında aynı dili konuşan, konuşmayan herkes "BAŞKA"dır.

Ve başka, başkalık güzeldir.

Başkasının başkalığıyla birleşiriz ve bu birleşme bazen AŞK diye patlar.

Ve aşk nerede olursa olsun kendisi dışındaki her şeyi Önemsizleştirir.

Biz kendi bahçemizdeki dillerin hepsini bilek, Öğrenek, bir de üstüne İngilizce, Fransızca filan çakıp dünyanın karşısına çıkak.

Diyek ki bizim bahçede insanoğlunun şu kadar senede imal ve muhafaza ettiği diller, hazineler var!

Süryanice var, Keldanice var, daha araştırsak bulacaklarımız var...

Bunların içinde resmi olanı Türkçe’dir.

Ama hepsi Türkçe kadar Özgürdür diyelim.

KüRTÇE’Yİ CENDEREDEN TüRKÇE KURTARACAKTIR

(Hem belki diğer dişlerini de yaptırmasına yardım edebiliriz şu tek dişli, tek taşlı medeniyetin.... "BİZ"i düzeltirsek herkesi düzeltiriz.)

Hepimizin eşit derecede duyacağı bir gururla dünyaya diyelim ki:

Bizzat Türkçe’nin kendisi diğer dillerimizin güvencesidir.

Çünkü onları Özgürleştiren şeyler Türkçe yazılacaktır.

Türkçe bizim ortak dilimizdir ve ortak kimliğimizi oluşturur.

Ve Türkçe, güzel kelimeleriyle her şeyi iyileştirebilir.

Kürtçe’yi bu cendereden çıkarabilir.

Alır bu Mezopotamyalı kardeşini, Önce yaralarını iyileştirir.

Onu Özgürleştirir...

Kürtçe’yi, korku salan, Öfke çağrıştıran bir meselenin parçası olmaktan, bu hiç hak etmediği yankısından Türkçe kurtaracaktır.

Çünkü DİL güncel bir mesele değildir.

Güncel bir kavganın konusu olması, hiç hak etmediğimiz bir trajedidir.

Ve kavga da (ki Kürtçe şer denir), trajedi de (ki ona Kürtçe’de de trajedi denir) çirkin kelimelerdir.

Elbette bütün kelimelerle ilgili kullandığım "güzel" ve "çirkin" kelimeleri tırnak içindedir.

Bazı tırnak kalın, bazısı incedir; ama hepsi tırnak içindedir.

Çünkü asıl güzel olması gereken, kelimelere yÖn veren mekanizmadır ve bildiğim kadarıyla ona da akıl denir.

TAKATİMİN SONUNDAYIM ELİMDE SADE KELİMELER

Akıl dilin patronudur ve hiçbir zaman ve hiçbir koşulda yetkilerini akılsızlığa, Öfkeye devretmemelidir.

Bu bir mektup.

Kanamalı bir güvercinin kanadına yazıldı.

Hangi yüreğe konarsa o okusun ve bu Ölümcül gidişi durdurmak için yapabileceği bir şey varsa hemen şimdi yapsın diye yazıldı.

Ölüm üzerine...

Mayın üzerine yazıldı.

Kürtçe meselesi, Türkçe meselesi üzerine bir yakarış bu.

Ben... Yani kalemden başka silah, vicdanından başka pusula tanımayan, bilmeyen ben...

Ne elimde dünyayı kurtaracak bir bilgi var, ne düşleri aydınlatacak bir lamba...

Elimde sade kelimeler...

Dizlerimin üstüne çÖktüm, ağlıyorum.

Takatimin sonundayım ve durun diyebiliyorum sadece.

Yalvarırım... Durun!

Durdurun!

Yılmaz ERDOĞAN




____________________
Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen Zaman ...
Profiline gir Web siteyi ziyaret et Bu üyenin tüm mesajlarını göster
deleted
Member

KizilZora
Cevaplar: 337
kayıt olmuş: 9/10/2007
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bayan
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 28/6/2009 Saat 16:10  

Alıntı:
Bu bir mektup. Kuş, güvercin kanadına yazıldı.Kimin vicdanına konarsa o okusun diye. ĞÖlüm üzerine...



Tskler Paylasim icin :zk:
Profiline gir Bu üyenin tüm mesajlarını göster Cevap 1
Ziyaretçi

Ziyaretçi
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 29/6/2009 Saat 19:03  
Eline yüreğine sağlık güzel bir paylaşım.

Naçizane ben o zamanda bu mektuba inanmamıştım halada inanamıyorum.

Elbette herkesin görüşüne saygım sonsuz ama öyle ağdalı cümleler kuramadığımdan kendimce eleştirilerimi sıralayayaım. BKM yede gönderilmişti. Okumuşmudur bilmem...




Bu mektup hakkında ya çok şey söylenecek yada hiç. Ben bir kaç şey söyleme taraftarıyım.

Mektupta ifade edildiği gibi kelimelere katılmamak mümkün mü? . Ama inandırıcı mı?
Kesinlikle hayır.

Yılmaz Erdoğanın bir sözü vardır, "Güneydoğu bizim, gerisi hepimizin".

Yemezler, yemezler. Bu işler öyle tiyatro yazmaya, film çekmeye benzemez. Herşeyi açık açık yazın, "toprak istiyoruz" deyin. Allem küllem etmeyin.

"ĞÂÂç ülkeden iç ülkeye" diye şiirinde kastettiği kürdistandan niye bahsetmiyor acaba bu mektubunda?

Benim hiçbir zaman Yılmaz gibi romantik bir dilim olamadı. Edebi lafları arka arkaya dizip şiir yazmasını ise hiç bilmem… Ama bu benim hassas olmadığım veya duygusuz olduğum demek değildir. Doğu, Güneydoğu ve Irak'ı ondan çok daha iyi bilen biri olarak soruyorum:

Türk Kürt kardeşliğine ve ateşkese bu kadar önem veriyorsan, yıllarca PKK'nın yayın organı, terör yanlısı ve aşırı Kürt milliyetçisi ĞÖzgür Gündem'de ve PKK saflarında faaliyet gösteren kardeşin Mustafa Erdoğan'a neden bugüne kadar engel olamadın? Yoksa sende mi aynı saflardaydın da haberimiz yoktu? Їok değil, 1997'de kardeşin meşhur değilken, PKK'nın kalemiz dediği, Kuzey Irak'taki Zap kampında 5 Türk askeri rehin tutulurken kardeşin de orada yatıp kalkardı. Büyük gazete ve televizyonların Diyarbakır muhabirleri (isimleri şimdilik bende saklı;) ile bölücü ĞÖzgür Gündem'in Ankara temsilcisi ve muhabiri olarak kamplara gider gelirdi. O zaman kan akmıyor muydu? O zaman kardeş değil miydik? Kardeşin yerel kıyafetlerle, gazeteci adı altında gözlerimizin önünde terörist kamplarında fink atarken, özellikle kamp komutanı azılı terörist Rıza Altun'un dizinin dibinden ayrılmıyordu. Rehin Mehmetçikler adına, onun da senin de ne yaptığını birazda olsa biliyorum... Delikanlıysan çık bunları bilmiyorum de.. Kardeşin internetteki özgeçmişine bu çalıştığı terörist gazetesini ve o yılları koymamış, sorsana acaba neden?

Belki hatırlarsın, sen de vardın. Kürt milliyetçisi kardeşin, şarkıcı Gülben'le tüm medyanın önünde göstere göstere meydan okurcasına Kürtçe şarkı eşliğinde dünya evine girmişti. Kimsenin gözünden kaçmıyor. ĞŞimdi kalkmış sanki Türkiye bir ülkeyle savaşıyormuş gibi laf ebeliği yapıp, teröristle tertemiz Mehmetçiği bir görüp milleti Barışa mı davet ediyorsun?

Abi kardeş dünyanın terörist dediği PKK'ya halkın huzurunda siz de terörist deyip, çoluk çocuk masum insanları öldürmemeleri, okul, sağlık ocağı ile yol makinelerini yakmamaları için önce onlara mektup yazmanız gerekmez mi?


Eğer bir gün görseydim seni bir şehidimizin cenaze töreninde, elinde al bayrakla en önde yürürken, Bu Vatan Bölünmez diye bağırken, yazdığın mektubun içindeki maddi hataların hepsini görmezden gelirdim. Derdim ki en nihayetinde Sanatçı kafasıdır, karışmış biraz…

Cebinde sadece kelimeler var Yılmaz Erdoğan Ama jiyan yok. Cebine kelimeleri çıkarıp yaşamı koyduğun zaman, işte o zaman senin benim kelimeye ihtiyacımız olmayacak. Bakışlarımızı yaşamlarımız yetecek derdimizi anlatmaya.

Yoksa acaba ĞŞeyh Sait'in kızı ve günümüzdeki "ĞŞeyh" Abdülmelik Fırat'ın yeğeni ile evlenmeden önce yazdığın mektup Belçim Biçim e düğün hediyesimiydi.

Ape Musa, kızdığı kişiye keklik sülalasinden dermiş. Doğrumudur bileme ama Keklik Sülalesi demek Kürtlerde en büyük hakaret sayılıyormuş.

Keklik sülalesinden olma Yılmaz Erdoğan. Yoksa oldun mu?

Benden son bir not:

"Düşmanla her temas, eğer onu teslim almak için değilse, teslim olmak içindir."

Velhasıl Yılmaz Erdoğan… Yıktın perdeyi, eyledin viran…



(*)Keklikleri yakalamanın en kolay yolu bir kekliği yakalamaktan geçermiş. Yakalanan keklik ayağı bağlanır ve ötmesi sağlanırmış. ĞÖtüşü duyan diğer keklikler avlanacaklarını bilmeden diğer kekliğin yanına gelirlermiş. Ve böylece avcı bir keklik sayesinde diğer bütün keklikleri avlarmış. Anlayana....
Cevap 2
Member
Member


Cevaplar: 138
kayıt olmuş: 26/5/2008
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bayan
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 30/6/2009 Saat 19:13  

Alıntı:
(*)Keklikleri yakalamanın en kolay yolu bir kekliği yakalamaktan geçermiş. Yakalanan keklik ayağı bağlanır ve ötmesi sağlanırmış. ĞÖtüşü duyan diğer keklikler avlanacaklarını bilmeden diğer kekliğin yanına gelirlermiş. Ve böylece avcı bir keklik sayesinde diğer bütün keklikleri avlarmış. Anlayana....



bu misal/lemeniz bana da baska bir misal/leme hatirlattirdi

ayi avcilarinin uyguladiklari bir yontem bu karin icine agzi kanli keskin bir bicak yerlestirilir ayi gelip bu bicagi yalamaya basladiginda dilinin kesildigini farketmeksizin bu yalamaya devam edermis ve damarlarindaki kan bosaldiginda kendisinin derisini yuzerlermis boyle olmasi derisinin vurularak delinmesindeki deger dususunude ortadan kaldirmak adinaymis ((

ne alaka olduysa;)

avlamak avci olunca konunun baglamindaki bu da bir yer bulur kendine mutlak;)


saygilar, guzelliklerle...................


____________________
Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
Profiline gir Web siteyi ziyaret et Bu üyenin tüm mesajlarını göster Cevap 3
Site kurucusu
Member


Cevaplar: 162
kayıt olmuş: 28/4/2004
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bay
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 30/6/2009 Saat 22:22  

Alıntı:
Gördüm anladım, yapacak hiçbir şey kalmadıysa yalvarıyorum işte.

Kendimi küçük düşürmek istiyorum.

Taviz vermek istiyorum.

Kimin elinde bu kanı durduracak bir güç varsa, ister şeytana tapsın ister puta, ister bir tek Allah’a...

DĞÂÂZLERĞÂÂMĞÂÂN ĞÅ“STĞÅ“NE ЇĞÖKTĞÅ“M YALVARIYORUM

Kimin dudaklarının ucundaysa bunca gencecik hayat, ben ona yalvarmak istiyorum.

Ne olur? Bu işi durdur.


Ne kimse ölsün de miri
herses yasasin hevi Jiyan

BARIS seven herkese bir örnek dir
bu mektup

Keske öbür yazarlerimiz sairlerimiz yilmaz erdogan gibi cesür ola bilse.

Kalemden usdun yokdur tek kalemi kulananlar kulanmasi bilse.

:alkis:


____________________
!! Dost Dost dedik nicesine sarildim Sadik Dost Kara toprakmis !!
Profiline gir Web siteyi ziyaret et Bu üyenin tüm mesajlarını göster Cevap 4
Ziyaretçi

Ziyaretçi
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 1/7/2009 Saat 19:42  
2006 da bir mektup yazıldı ne kadar iyi niyetliydi veya yazılırken gerçek amaçlar neydi?...

Mesleği ve de işi gereği Türkçe yazmak ve oynamak zorunda olan bunu yaparken de hep çok dahiyane mesajlar sunan şair, düşünür, yazar, aktör, tiyatro sahibi, iş adamı, senarist ve yönetmen olan ( belki yazmadığım başka işleri de vardır ) Erdoğan, yazdığı bu mektubunda

“Dağlarda genç ölümlerine çok üzüldüğünü, şartsız olarak derhal silah bırakılması gerektiğini” vs. şeklinde biraz da duygusal ve janjanlı kelimelerle ifade etmiş, sağolsunlar bizi yönetenlerde da dahil olmak üzere Y. Erdoğanın bu yazısından çok etkilendiklerini, aydınların Y. Erdoğan gibi sağ duyu sahibi olması ve herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini ifade etmişler ve ifade etmeye devam etmektedirler. (Vay be Yılmaz ERDOĞÂÂAN bunları yazana kadar hiç kimse böyle düşünememişti, düşünmeyi dahi akıl edememişti, ne de güzel düşünmüş kabilinden ) Bunları söyleyenlerin bir kısmı sanatçı olarak bildiğimiz ancak sanatla ilgisi cebine ve bir başka yerlerine girenle orantılı olarak değişen televoleciler, bir kısmı da basınımızın kabul gören ve toplumda etkileri olan bildik simalar.

ĞŞöyle bir düşünürsek dağlarda eli silahlı dolaşan adamların işi ne? Dağlardaki bu insanlar piknik yapmak için mi dağa çıktılar? Bu memlekette yaşayan kederde ve kıvançta aynı duyguyu paylaşan, dedeleri Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasında kan dökmüş, şehit olmuş insanımızla Türk askerinin alıp veremediği bir şey mi var? Türk askeri neden dağlarda?

ĞÅ“lkenin bütünlüğü ve Cumhuriyetin devamı için uğraş veren, paylaşmayı milli bir olgu gibi gören, vatanına , milletine halisane duygular besleyen asker sizi yoktan yere düşman mı belledi?

Bu memleketi kendini aydın zanneden karanlık fikirli insanlar iki süslü kelime söyleyip, kardeşlikten, barıştan dem vuran bu zat-ı muhteremler, vatanın evladı şehit olduğunda (üstelik sen rahat ederken, Bodrum barlarında içerken, Reina’da vur patlasın, çal oynasın, rahat rahat köpük banyosu yaparken, vatanı ve milleti korumak için) susacak, bölücü vurulduğunda avazın çıktığı kadar, gözümüzün içine baka baka bağıracaksın.

Yok öyle aga… Ucuz kahramanlık, çok satan hikaye yok. Bu memleketin taşından toprağından istifade eden her kim varsa, külfetine de katlanacak. Aman AB ne der, aman asker konuşmasın, aman asker ekonomiden, ihracaatdan, ithalattan ne anlar, aman Kürtlere yanlış yapılmasın, ne isterlerse verelim…

Boş yere kulağımızı tıkayıp, gözümüzü kapatırsak kıçınızı sadece donunuzla saklayamayız.

Cevap 5
Junior Member
Junior Member


Cevaplar: 30
kayıt olmuş: 25/10/2008
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bayan
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 1/7/2009 Saat 21:06  
"Doğu ve özellikle Güneydoğu Anadolu'da toprak düzeni; feodal niteliktedir.

O bölgemizde 1514 yılında resmi hale getirilen toprak ağalığı şimdilerde bile egemendir.

Aşiret reisi dediğimiz bu ağaların her birinin on binlerce dönüm arazinin sahibi olduğunu görmekteyiz.

Bunların yönetimi altındaki Kürt köylüleri ve göçebeleri ise topraksızdır. Bu insanlar; mağara benzeri evlerde perişan durumda; hiçbir güvenceleri olmadan yaşamaktalar.

Toprak sahibi reis; aynı zamanda insanların da sahibi. Halkın oyunu bile ağa kullanıyor. Böylece bölgede gerçek bir demokratik tercihten söz etmek bile mümkün değil.
Ağaların toprak düzenini belirlediği bölgede; üst yapı ise 'şıh/molla' takımının elinde. Bunun için din duygusu şiddetle kullanılıyor ve kitlelerin demokratik ve ekonomik istekleri eritiliyor."

Gazeteci-Yazar Rıza Zelyut'un bir yazısından alıntı yaparak başladım.


- Hep düşünmüşümdür Mecliste grubu olan DTP neden bu feodal yapı ile ilgili tek kelime etmez?

-Ezilmişlikten, yoksul ve eğitimsiz bırakılmışlıktan bahseden Zana lar, ;Ahmet Türk ler; Aysel Tuğluk lar, Emine Ayna lar v.b. neden ağalık düzenine, mollaya, şıha tek eleştiri göndermez. Kadın intiharlarından , töre cinayetlerinden, çok evlilikten, kadına ve çocuğa uygulanan şiddetten; bunların sebepleri, çözüm yolları üstüne hiçbirinin ağzından tek laf çıkmaz???

_Toprak reformu sözünü ben hiç bir DTP linin ağzından duymadım Yılmaz Erdoğan'dan da duymadım.

Mesela her konuda fikir (!) sahibi olan; yurtdışından gelen heyetlere ezilmişliklerini(!) anlatan Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'in ağzından da ben bu konulara dair hiç bir şey duymadım.

Güneydoğu köylüsü fakir de Kütahya'daki dağ köylüsü zengin mi?

Ticaret deyince akla ĞÂÂstanbul gelir. ĞÂÂstanbul ve ticaret deyince akla Tahtakale, Laleli, Beyazıt gelir. Bu piyasalarda ithalat-ihracat yapan her dört kişiden ikisinin Kürt olduğunu söylemek istiyorum.

Kürt meselesi diye ortaya çıkarılan soruna çok boyutlu bakmak gerektiği fikrindeyim.
Profiline gir Bu üyenin tüm mesajlarını göster Cevap 6
Junior Member
Junior Member

Asker
Cevaplar: 87
kayıt olmuş: 5/7/2004
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bay
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 1/7/2009 Saat 23:41  
Bir gercek ortadan.

PKK bitimek isdensedi cokdan bitirlmisdi

TSK gitti kar kis demden kandili eteklerine kadar.
Modern silahlarla halikopterler 50 KM de fazla Irak topraklara giren Tank topcu birlikleri.

Tamam dedik PKK sonunu getirecekle.

Basbakanimiz onur kaynagimiz RTE havalimaninda anli sanli ordumuz PKK daglari dar ediyor diye beyanet veriyor.

Arada 30 dakka gecmiyor bir haber Ajanslardan TSK kislalarina geri dönmus.

Ne oldu de anide geri döndu o kadar kürültüle Irak topragina giren TSK sesisce gizli kislaya cekildi.

Ne olacek büüyk Patron ABD tipis tipis kislaya dedi.

PKK durdurmak kani durdurmak kimsenin isine gelmyior

PKK pivon dur.

Neden hic özgür Kürt örgütlerinle masaya kimse oturmiyor de
PKK ve siyasi kolu DTP ile yol aranir

Alıntı:
_Toprak reformu sözünü ben hiç bir DTP linin ağzından duymadım Yılmaz Erdoğan'dan da duymadım.


Toprak reformu sanki rahmetli Bülent Ecevit den baska biri dile getirdi de yilmaz erdogan getimedi.

1 Cumhuriyet deviri kötü ilan edenler
o zamanki halk evleir kapadinca feodal yapı hizmet etmedilermi.

1980 Askeri Darbe gerceklesdirenler dogudaki feodal yapı Agalarla masada oturmadimi.

Köy korucu sistemi icin o feodal yapı de faydalanilmiormu.

Yazdiklarinizda bir konuda hepinize hak veriyorum

Esek biziz hepisi sirtimizda

Aga karsi koyduksa komunist olarek usdumuzu devletin Askeri Polisi gelir.

TBMM dilekceler verilirse bu konuma dur denilsin diye ciddiye alan kim.

Yilan sarildik DTP dedik onalrin hayali baska yerden.

CHP korkusunda dogu guneydogu yolunu unutmus

MHP kanimizda gözü ölü kürt iyi kürtür felsefesinde.

AKP aman bu milet okumasin cahal kalsin
onalra okul yerine imam hatipler Kuran kurslari yapalim sakin gözleri acilmasin

Anap bir Gap projesi dedi aglar feodal yapı yeölpazelik eti.

DTP asim yolum hastam mi ümrunda
Ne dedi DTP Baskani Mardin katliyaminda sonra güneydogu halki cahil (cahal degil cahil ) silahmi verilir eline.

Simdi kim bizi dusuniyor Ankara deki TBMM

Cankya köskünde oturan Sayin Reisicumhur Abdullah Gül mi

yada Istabul borsasindaki Zenginler mi

TSK basinda Başbuğ adi usudnde bizimi dusunecek.

emin kanimizi alin Petrolu Bakiri Demirimizi Firatin elektriklerini v.s
binin sirtimiza biz hak ediyoruz.


____________________
Dost kelimesinle Dost olunmaz Dostluk destekle olur
Profiline gir Bu üyenin tüm mesajlarını göster Cevap 7
« Ön  Diğer »        print
Yukarı git


mxBoard, © 2006 by pragmaMx.org, based on eBoard, XMB and XForum

Giriş

Kullanıcı Adı:

Şifre:

Sprache
Arabirim Dilini Seçin:

Almanca Fransızca Türkçe İngilizce
Son 5 Bilgi
Happy Birthday


Bugün hiçbir kullanıcımızın doğumgünü yok!
Etkinlik Takvimi
Aralık 2024
  1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31  

Fuarlar
Toplantilar
Konserler
Festivaller
Kültür Sanat
Anma Günleri
Dogum günü
Dini Bayramlar
Özel Günler
Resmi Bayramlar
üye Puani
  1. Rojin: 10 976 Puanlar
  2. asliyok: 4 432 Puanlar
  3. HarmanYeli: 4 396 Puanlar
  4. KizilZora: 2 048 Puanlar
  5. life23: 1 675 Puanlar
  6. gokkiz: 1 657 Puanlar
  7. BirNefes: 1 048 Puanlar
  8. Erasmus: 984 Puanlar
  9. -Pozan-: 785 Puanlar
  10. Siyahinci: 623 Puanlar
Son Şiirler
SAKLI SEVDAM
(8098 okuma)
Hatırlarmısın .!
(11182 okuma)
Mektup......
(11996 okuma)
ANADOLU GARIBI
(12021 okuma)
SALKIMSÖĞÜT
(11783 okuma)
YAŞAMAYA DAİR
(12011 okuma)
SALKIMSÖĞÜT
(12176 okuma)
TOP Download
  1. AntiVir Personal - Free Antivirus
       [Hits: 979 x]
Link ler
  1. VOLKAN KONAK
  2. Yusuf Hayaloglu
  3. Full dizi izle

Bu sitedeki tüm logo ve markalar sahiplerinin malıdır. Diğer detayları Künye bölümünde bulabilirsiniz .

Haberlerimizi RSS kullanarak yayınlayabilirsiniz.

Bu site pragmaMx 0.1.11 tabanlıdır.

Yorumlar yazarların sorumluluğu altındadır,
geri kalan her şey © 2004 - 2024 by Dostsesi - Stimme der Freundschaft