Kavramların, felsefi karşılığı zihinlerimizde kotlanmadığından onların
yükümlülüğüne riayetimizde söz konusu olmuyor.
Beraberinde de her şey her şeyle karşılaştırılıp, her şeye karşılık
kılınıyor.
Böylece yol seyri her türlü gündemde curcuna muhabbetler geyiğine garnitür
oluyor…
Curcuna muhabbetlerin gündemcileri ciddiyet arz eden konuları böyle bir
temelsizlikte algıladıklarından laf olsun babından mevzucu olup
çıkıyorlar.
Ne demokrasi ne hukuk ne adalet nede ahlak olmazsa olmaz bir düsturdur, bu
alan kapsamında…
Her şey, Hoca Nasrettin kabulünde bir kuşa benzeme yâda benzetme
tasarımıdır.
Bir nevi tasarrufçular gargarasıdır, seyir…
İstikamet, malum…
önce tam gaz ileri, sonra alabora…
Beraberinde feryat, figan…
Bağır, bağır, lakin herkes sağır.
Kimin, kime seslendiği, kimin, kimle taraf, kimin, kimle karşıt, olduğu
kararı da, yine belirsizliklerin asli faillerin referansında
anlamlı…
Gel, çık çıkabilirsen, işin içinden.
önce bulandır, sonra arındır, taktiği nasıl olsa iyi prim yapıyor.
Yüzde 47 ile yüzde 53'ü çarpıp kendine çoğunluk diyenler, ben ne dersem o
olur, havasında külhani pozlar sergileyip, güç tesciliyetine itaati
dayatmada demokrat…
Hukuk, kanun söz konusu olunca birden mazlum.
Nasıl olsa mazluma adres sorulmaz.
İyi iş valla…
En geniş sülale bizde, o, zaman salla gitsin diğerlerini…
Sanki bir zamanlar "Amerika"filminin fragmanlarıyla karşı
Karşıya gibiyiz.
Beyazlar, çoğunlukta, Zenciler azınlıkta…
Demokrasi, hak, hukuk, kanun, adalet, vs salla gitsin.
Bunlar herkesin, işine geldiği zaman önem arzeden şeyler nasıl
olsa…